Cumartesi, Haziran 30, 2012

Rüzgar yine kokunu getirdi,anlayacağın bu gece de "Canım burnumda"...*

Dün çok yazmak istedim ama olmadı, kelimeler takıldı kaldı.Normalde bir günde iki yazı çok az yazdım ama bu önemli, Mimarlar Odası Ankara Atatürk Orman Çiftliğinin Başkanlık Sarayı yapılmasına karşı bir imza kampanyası açmış,lütfen imzalayınız ve paylaşınız....


http://www.mimarlarodasiankara.org/index.php?Did=4681&Page=1


Not: Göcek Sarnıç'ta Jehan Barbur 2 temmuzda sahne alacak. Konser 21.30 da Göcek  Sarnıç Restaurant  MarinTürk'te.

*Başlık: İlhan Berk

Bazen İnsan Öyle Özlenir ki.. Özlenen Bilse, Yokluğundan Utanır... *

Yazacak çok şey var.Geçen haftayı yazana kadar benim gündemim çoktan değişti ama bunu yazmam lazım,çünkü çok güzel günler geçirdik.Bir kere Levent Kırca ve ekibi buradaydı ve onlarla zaman geçirmek çok güzeldi.Yorulduk ama değdi.Levent Kırca Ölüdeniz Kültür ve Sanat Festivaline ekibiyle beraber geldi,Ölüdeniz Belediyesinin açılışında bulundu, Atatürk anıtını açanlar arasındaydı hatta, kortejde yürüdü.İlk gece de "Azınlık" oyununu oynayıp gitti ama ben ondan çok şey öğrendim.
Bir kere ekibi de en az kendisi kadar profesyonel ve iyi insanlardı, bize hiç sorun çıkarmadıkları gibi teknik aksaklıkları pek önemsemediler.Aşağıda yeri geldikçe isimlerini paylaşacağım.Oyunu izlemekten çekemedim ama bizim kadın kollarında iki senedir verdiğimiz eğitimin kısa bir özeti gibiydi oyun.Bunu levent Kırca ile de paylaştım ve ona bu kadar duyarlı bir sanatçı olmasından dolayı "YILIN KEÇİSİ " ödülünü verdik.O da sevinçle kabul etti.Bazı insanlar sanatçı sıfatını boşuna taşımıyor, birde bunu anladım. 
Bizim oyunu parasız halka seyrettirdiğimize çok sevindi önce, sonra sanırım çoluk çocuk çok ses gelir diye sahneye bir tereddüt yaşamış ama oyuna başlayınca bir keyiflendi ki sormayın.Her yer hınca hınç doldu, herkes oyunu seyretti.Ben de   hiç fotoğraf çekemedim oyunu seyretmekten.Bütün fotoğraflar  diğer zamanlara ait ve sanırım Ölüdenizde fotoğraf çektirme rekorunu elinde tutuyor şu an.Etrafta gören izin isteyip fotoğraf çektirdi.Kimseyi kırmadı, geri çevirmedi.Sokakta yürüyemiyor,insanlar bir görünce bir daha bakıyor,böyle bir sanatçı olmak kimseye nasip olmaz.İnsanların ona duyduğu saygı ve sevgiye çok özendim.


 Bir gece uzunbeyle yemeğe gittik Kayaköye, Fas mutfağı yapan bir yer var, Mavi Kelebek, aşağı kilisenin hemen altı, Dilek Hanım ve Faslı eşi işletiyor.Tavsiye üzerine gittik ,gerçekten güzel yemekleri ve mezeleri vardı.
 Festivale geçelim hemen... Levent Kırca 'nın ekibinde arkada solda  Bülent Demir; oyunda beraber rol alıyorlar,çok samimi ve saygılı bir arkadaştı, ne dersem kırmadılar :) Çok hoş beraber bir resmimiz var,onu faceten göndereceğim kendisine, yemekte Uzunbeyle sohbet ettiler, sağda Oğulcan Kırca.
 Solda Selim Gül ki oyunu yazan ve yönetendi.Çektiğim resimleri ona gönderdim,çok güzel pozlarını çektim açılış gecesi sahne karşısında, mütevazi ve samimi biriydi. Sağda ise o güzel sesini dinleyemediğimiz Zafer Sabuncu. Oyunda o da rol alıyor ama esas sözü şarkı söylemek üstüneydi, vakit bulamadık ,bir kere daha buralara gelirse uğrayıp sözünü gerçekleştireceğini düşünüyorum.Levent Kırca oyunda onun aynı Zeki Müren gibi şarkı söylediğinden bahsetti. Birde organizatör Hasan Özkaya  (alt resim) misafirimizdi.Çaktırmadan ve rahatsız etmeden özel resimlerini çekmek istediğimden hepsinin az resimleri var,çoğu titrettiğimden çıkmamış.Bazılarında da beraber çıktığımızdan onları kullanmadım.Bu fotoğraf oyun sonrası yemekten.Levent Kırca 30 senelik mesleki hayatından övgü dolu kelimelerle  ondan bahsetti, bizde tastikledik ki beyefendi tavrından öyle olduğu görünüyordu.Hepsiyle tanışmaktan gurur duydum, umarım onlarda iyi vakit geçirmişlerdir Fethiye'de.
Oyundan sonraki gün festival komite başkanı Ümit Hanımın bir kitabevi olduğunu öğrenen Levent Kırca onu ziyaret etmek istedi, böylece Keçi'ye gittik.Kadın kollarından bir kaç arkadaş ve okuyucularla sohbet eden Levent Kırca ile  dönüşte Kayaköy Cinbal de yemek yedik, Ümit Hanımla birlikte.

 Keçi Kitabevinde.
Cinbal'in serinliğinde oturup sohbet edince çok keyiflendi, her sözünü  hayat dersi gibi izledim.Kendisini çok sevdik,tekrar davet ettik.İnsanların onun yemeğini bitirmesini bekleyip resim çektirmek istemesi de çok hoşuma gitti.Rahatsız etmeden beklediler.Cümlem garip gelmesin eğer her gören anında konuşsa ne konuşabilir ne yemek yiyebilir bence ve düşünün bu sadece Fethiye de böyle.İstanbulda sokakta yürüyebileceğini düşünmüyorum.Biz ağırlayan Cinbal restaurant çalışanları ve sahipleri de sırayla resim çektirdi.

 festival korteji
 Bülent Demir -solda-ve Hasan Özkaya ile ekibin diğer elemanları da Levent Beyle kortejdeydi.
 yörük kadını kıyafeti
 belediyenin açılış konuşması
 Oğulcan Kırca ; babasını adım adım izledi.Sessiz ,sakin genç tavrıyla onu Çağıl -benim oğlum- yerine koyup konuştum ama Olacak O kadar'ın yönetmeniymiş, başka film yönetmenlikleri falan da var, en çok açılıştaki lokmaları beğendiğini düşünüyorum ,  beraber lüplettik :)) ve tam vedalaşırken izin istedim fotoğraflar için.

 Belediyenin açılışı, kurdele Levent Bey'in ellerinde.
 Festivalde açılış gecesi,ön sıralarda.
 Yılın Keçisi ödülünü alırken.Ölüdeniz Belediye Başkanı Keramettin Yılmaz 'la.
 Festivalin üçüncü geceside yazar Ahmet Şerif İzgören ile bir nişandaydık :)) O gün konuşması vardı ama esas ekibinden biri ve bizimde arkadaşımız olan birinin nişanına gelmişti Fethiyeye.Sağdaki çift Ahmet Bey ve eşi.Yanına uğrayıp sizi buralarda görmek çok güzel cümlesiyle hoşgeldiniz dedim.O günkü konuşmayı izleyemedim ama hayranıyım, Avucumdaki Kelebek gösterisini izleyip bayılmıştım.

Güncelleme: Nişanda bilin bakalım birde  kiminle karşılaştım, Mutfaktabirinci Özgen ile, yazmadığımı da yorumlarda farkettim :)) Hemen düzeltiyorum.
 Ares Koca Çalışta.


Ares'i denize soktuğumuz sabah kahvaltı ettik Beach Club Escape 'te.

Dün arkadaşlarla Aksazlardaydık.Onbeş günde bir buluşuyoruz.Gece de Uzunbeyle çay kenarındaki restauranta gittik,oldukça serindi,geç geldik.Bugün evdeyim,iş yapıyorum.Akşamüstü bahçeye çıkacağım biraz.Çok sıcak bugün,umarım yarın deniz keyfi yapabiliriz.

Geçen hafta kafamdan üç tane yazı yazdım kendimle ilgili, hiçbirini buraya dökemedim, keşke bilgisayarı açıp yazabilseydim.Herkesi çok özledim.Artık telefonda kesmiyor, bu yüzden sadece hal hatır sorup kapatıyorum.
Dün gece çok güzel ayışığı vardı, yemek yerken ben hep dereye vuran ışığı seyrettim.Ortalık o kadar güzel gözüküyordu ki anlatamam.Fotoğraf makinamın da şarjı bitti gündüz, bir daha gidersem kesin görüntüleyeceğim.Bu aralar Dolunay zamanı, kaçırmayın derim.

* Başlık Aziz Nesin.

NOT: Ustanın adının geçtiği  yerler beyaz yazılıysa bilin ki sansürlü ben yazmadım.Kontrol ediliyor.!

Salı, Haziran 26, 2012

SAVAŞA HAYIR..!

Uçağımız neden düşürülmüş / Uyandırma Servisi 

Suriye savaş uçağımızı düşürünce, başta mutasyona uğratılmış medya olmak üzere ilgili çevreler, ‘hesabını soracağız’ moduna girdi.
Asalım, vuralım, Suriye’ye girelim naraları atanlar ve attıranlar yine neler saklıyor diye düşündünüz mü hiç?
Ama ben bir kez daha, “hadi ya, olmaz böyle şey” dedirtecek bilgiler paylaşayım.
Siz de belki yine paylaşım rekorları kıracak şekilde paylaşırsınız.
Düşürülen uçağımızın özelliği nedir?
Türk Hava Kuvvetleri’nin 2 Keşif Filo’sundan birinde ...görevlidir.
Bomba taşımaz. Yani tamamen silahsızdır.
Ne yapar bu keşif uçağı?
Adı üstünde keşif ve buna bağlı fotoğraf çekimi, bilgi toplama vb işlemler.
Şimdi bir bilgiyi daha paylaşalım.
Hatay’ın Samandağ ilçesinin sınıra sıfır noktasında, Suriyeli silahlı muhaliflerin her gün botlara bindirilerek, eylem için Suriye’ye gönderildiğini, ardından yine buradan Türkiye’ye botlarla döndüklerini, ülkemizde kaç kişi biliyor?
İşte bu mevkide olup bitenler, Suriye ve aşağıda adını vereceğim bir güç tarafından uzun süredir izleniyordu.
Olup bitenleri gören bölgedeki Türk köyleri ise feryat ediyordu, ama duyan kim.
Bu bilgiyi CHP Hatay Milletvekili Dr Mehmet Ali Ediboğlu verdiğinde de hiçbir yalanlama gelmedi. Tam bir sus pus vaziyeti oldu.
Düşürülen uçağımız, Suriyelilerin ve bir başka gücün yakın takip altına aldığı işte bu bölgeden geçti, birkaç kilometre içeri girdi ve sonra da olan oldu.
Şimdi sıkı durun.
Uçağın düşürüldüğü bölgenin çok ama çok yakınında ne var?
Suriye’nin Lazkiye Limanı.
Bu limanda ne var?
Rus Donanması’nın en önemli 3 savaş gemisi
Bu gemiler ne zamandan beri burada?
Nisan ayından bu yana.
Amiral Çabanenko savaş gemisi, Smetlivıy savaş gemisi ve Yaroslav Mudri firkateyni.
Bunlardan Amiral Çabanenko savaş gemisinin özelliği ise dünyanın en gelişmiş hava savunma ve radar sistemini taşımasıdır
Sizin anlayacağınız, uçan sineği bile algılar, anında bilgileri verir.
Sonrası da malum.
Şimdi soruyorum size, dün geceden buyana ekranları kaplayan sivil, asker, akademisyen, diplomat, gazeteci uzmanların aklına bu anlattıklarım geldi mi?
Bunları dile getiren bir konuşmacı oldu mu?
Başta Sayın Başbakan olmak üzere yetkililerin suratı niye beş karış?
Rusya gerçeği, düşürülen uçağımızla kabak gibi ortaya çıktı da, ondan mı acaba?
Başta ABD olmak üzere Batılı güçlerin dolduruşa getirmeye çalıştığı ve maalesef dolduruşa gelen Türkiye, kendisinde olmayan demokrasi ve özgürlüğü Suriye’ye götürme havalarında, Ortadoğu’nun belalı bataklığına itiliyor.
Adım gibi eminim, kimse Rusya gerçeğinden, Rus savaş gemilerinin varlığından, uçağımızın düşürülmesindeki rolünden tek kelime ile bahsetmeyecek.
Yetkililer ise suratları bir karış, konuyu es geçecek.
NATO üyesiyiz falan diye bir şeyler söyleyip yardım umacaklar.

Son söz: Acaba Rusya, dolaylı yoldan, “Yok öyle üç köfte beş kuruşa” mesajı mı verdi?

Gürbüz Evren / Siyaset Bilimci

Not: Bütün televizyon kanalları fellik fellik konuyla ilgili görüş alacağı, röportaj yapacağı isimleri arıyor. Yurdum insanı da, “laf ola beri gele” türünden konuşanların ağızlarından çıkanlarla iyice serseme dönüyor. Bu yazıyı ne kadar çok paylaşırsanız, uyandırma servisi görevini yerine getirmiş oluruz.
--
gelen bir mailden...

Fotoğraf facebooktan.Çeken bilinmiyor.

Salı, Haziran 19, 2012

Kimselere anlatamadım, kendime bile. Ola ki ağzımdan kaçırır, bir daha tutamam seni. *


Kabak Koyu Olive Gardendaydık geçen hafta.Koca bir hafta ordan oraya gezmekle geçti,yarı iş yarı gezmek diyelim.Bizim işlerde gezmeyi sevmezseniz ve keyif alacak bir yön bulamazsanız eziyet gibi gelir.Sıcaklar bastırdı, günde 3-4 defa içeri dışarı çıktığımızdan bazen sersemliyoruz, büroda hele öğleden sonra klimasız çalışmak mümkün değil.

Geçen cumartesi - pazarda sergimizi yaptık.Fotoğraflar ortaya karışık,yorumlar altta.

Paul Hope un yürüyüş ve kuş gözlem  kitabı. Bu yöreler ve bu konular hakkında tek kitap,İngilizce :)) 


Çalış Plajında Çalış Karnavalı zamanı küçük bir mola.


Bu modelleri çok sevdim.Konuşmaya dalıp almamışım.Göcekten bir beydi, kendi yapıyormuş.

Fethiye'de son çıkan kültürel  rehber kitaplar.Türkçe -İngilizce yeni çıktı.Bu yörede gezmek isteyenler için.
Yeni hediyelerimden, renklerini ben seçtim.Degrade pembe .Benim için örüldü.
Bu da annemden geçtiğimiz bir yaş günü hediyesiydi,ilk defa kullanıyorum. Kıyamamıştım daha önce kullanmaya, ama bu sehpaya çok yakıştı.
Gülderende arkadaşlarla bir akşamüstü molası..
Gülderen İngilizce bir gazetede köşe yazıları yazıyor aynı zamanda.Bahçe ve yemek üzerine.İngilizce yazıları  kendi yazar,aynı zamanda Fransızca bilir, dert ortağımdır,çok bunalınca kahve içmeye giderim ve benim uzaktan akrabam gibidir kendileri . Bu aralar çok sık uğramadığımdan şikayet eder ama diyelim ki onu aradım ve cevap vermedi, merak ettiğimden izini bir saat içinde bulurum Fethiyede , ohh ne ala, hem uğramaz hem de merak eder diye bana sataşır, ondan çekinir, akıl danışır  ve onu çok severim,bütün arkadaşlarımda bilir.
Bunu bir doğum gününde ben hediye etmiştim,saksıyı alıp kendi çiçeklerimden kokteyl yaptım ona, bahçeyle arası iyi olduğundan çiçeklerde coşmuş.

Bu çiçeğin adını bilemedik..



Olive garden-kabak koyu

Yemeklerini ayrıca seviyoruz ve genellikle yemek yemek ve dinlenmek için gidiyoruz.
Arkada görülen dağlar Likya Yolu üzeri, Karaağaç ve Alınca tarafları.

kabak koyu
Çok hoş bir mağaza açılışındaydık, Senin Home.
Country yemek takımları ve mutfak eşyaları ve dekorasyonları da mevcut.Fatoşla favori mekanlarımızdan,
Her ayın ilk çarşambası 2. el pazarı.Bu etamin tablo ve yağlı boya tablo pazardan.
Yöresel çocuk taşıma, ilk gördüğümde çocuğun bacaklarına kan gitmez diye düşünmedim değil, oysa yöre insanı çocuğu bu şekilde bütün gün taşıdığı gibi,tarlada da bu şekilde çalışıyor.
2. el pazarından..

Büro balkonundan..
büroda kahve zamanı

Bu sene açılan yeni otellerden.. Sahra su .
Bu resimler benzesede çiçek ve daha sonrakiler Dalaman Toprak Ana restauranttan. Muğlaya giderken kahvaltı ettik bir sabah.Çevre yolu üzeri.





Muğla-Fethiye arasında Dalaman da mola vermek için ideal.
muğla-eski kömürlükler-
burası da yeni bir tatil mekanı- www.kerpicevler.com 

Annemin geziden aldığı küpeler..





hediye :)
hanifenin doğum  günü hediyesi
yaş günümde gelen hediyelerimden,küpeleri de var.

Annemden..
Annemle babamdan...
 çalıştan
çanta
Bu da Paul ün diğer kitabı..Kızböceği.-Kızböceği sadece temiz sularda gezermiş.Bu yüzden etrafta gördükleriniz size temiz doğa mesajı veriyor sakın unutmayın.
Bahçeye Muğla'dan  küçük bir aksesuar aldık.Uzunbey ışıklandırma bile yaptı, evdeyken açıyoruz.
balkondan kaktüsler ve sukulentler
Karavan keyfi akşamüstü çayı-Koca Çalış
Deprem olduğu gün Seki'ye gitmiştik.Resimler oradan.


Akdağlar' da hala kar var...

Deprem anında Ören diye bir köyde bu restaurantta yemekteydik :) Biz aşağıda suyun yanında oturuyorduk.
Sağlam yermiş, fazla sallanmadık,kayalık bir yer olması dolayısıyla sanırım.
Araxa ; Likya şehirlerinden biri ve böyle mezarları var.Gittiğimiz restauranta çok yakın.İlk defa bende resimledim.Bu çevrede görmediğim Likya şehri kalmadı sanırım.Onlara hayranım, bölgenin en güzel yerlerinde hep yaşamışlar.
Samsundan bana hediye gelen özel kahve.Samsunlular bilir, çok güzel olduğunu söylediler, bi deneyeceğiz artık, Kurukahveci mehmet efendiden güzel mi söylerim :)
Cumartesi sabahı, Uzunbeyle karavanda kaldık, sabah kahvaltıya gidelim Yanıklar tarafına dedi.Her zaman gittiğimiz yerlerden farklı çayın yanında yeni bir yere gittik,salaş ama turizm sektöründe çalışan biri açmış, dinlendik ,sakin bir yerdi.
Ares suya girdi çıktı,çok sıcaktı ve tekrar arabaya binmek istemedi.
Levent Kırca kısmetse yarın burada olacak.Yarın akşam 20.30 da da Hisarönünde festivalde çıkacak.Oyunun adı Azınlık. Ertesi günde festivalde yılın keçisi ödülünü alacak.
Cumartesi öğlende açılan sergiden görüntü.
Karavanın manzarası..
Akşamları çok sıcak olduğundan ve genelde gece çok yorgun olduğumuzdan evde kalıyoruz.Ortalık sakin, hayata devam.
Pazar günü sabahı Cinbalde kahvaltıdaydık, Ümit Hanımın davetlisi olarak.Öğleden sonra da Cafederin Zehralarla karavanda mangal ve deniz keyfi yaptık, akşamda misafir ağırladık beraber :)) karavanda.
Çay fasılları facebookta paylaşıldı,çok da ilgi gördü, gördüğünüz gibi hayatım manzaralı yerlerde  çay içmekle geçiyor.OFF...  Bilmem anlatabildim mi..? :))

* Başlık : Nazım Hikmet