Cuma, Ekim 29, 2010

Cumhuriyet Cumhuriyet olalı böyle şey görmemiştir...

Kutlama mı..? Bilmiyorum artık boşlukları siz doldurun.

Bugün CHP Fethiye Kadın Kollarının kermesi vardı belediyenin arkasında. Ben üye değilim ama gidip referandum çalışmalarında çalıştım.Çünkü yakın arkadaşlarım var. Bazı insanlar bunları söylemekten ve yazmaktan çekiniyor olabilirler bloglarda.Ben çekinmiyorum.Niye çekineyim ki.Neye inanıyorsam onu yaşıyorum.Kendime başkaları için çeki düzen veremem.Bu sadece bana değil,cumhuriyet kadınlarına yakışmaz da onun için. Sayaçta bazen i.p numaralarını görmediğim bilgisayar girişleri buluyorum.Yasak ya da vatana millete sakıncalı bir şeyler yapmıyorum ki yapanlar çekinsin, her gün gözleseler ne görecekler,kadınsal izlenimler :)) Bence beni okumak keyifli bile olabilir  bazen, genelde  de ilginç.Beğendiği için okuyor olabileceğini düşünüyorum, ne düşünebilirim ki başka. Çok rahatsız olursam gidip savcılığa veririm baksınlar.Belki de sapıktır : P 
Sabahtan Uzunbey,ben ve Ares Kayaköye yürüyüşe gittik,hava çok güzel, dün berbattı ama öğleden sonra açtığında yine yürüyüşe gittik. Neyse bu sabah yürüyüşten sonra bende kermese gittim.Çoğu arkadaşım oradaydı. Mavikuşlarda vardı,oturduk sohbet ettik.Döndüğümde Uzunbey beni eve bıraktı,  oturdum blog yazıyorum. Aslında bugün iş için Antalya da olacaktım ama randevumuz iptal olunca gitmedik.
Bu gece Kaleparkta  CHP'nin Cumhuriyet Balosu var.
Ben hala blogda fotoğraflar konusunda bir ilerleme kaydedemedim.Bu yüzden canım yazmak istemiyor,o kadar çok şey yazmadım ki zaten nerden başlayacağım onu da bilmiyorum. Keyfim yok, nedeni benle hayat arasında.
Bugün nostaljik takılıyoruz.Günün şarkısı

Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.

Pazartesi, Ekim 25, 2010

Mavi Kuş Kargo 25 / Aynur Can

Dünkü yazı  gecenin üçünde mesaj çeken Çağıl dahil biraz arkadaşlarımı ve etrafımı merak ettirsede sanırım bu aralar hayatı sorgulamalar aşamasında gidiyorum. Dışarıda bu yüzümün az görülmesinden dolayıdır ki yazımı okuyup beni dışarıda görünce yazının izlerini arayanları biraz hayal kırıklığına uğratsada iyiyim,iyi olmaya çalışıyorum. Yani burada yazanlar aramızda ,dışarıda benden buraların özetini istemeyin,hatta yazımı okuduğunuzu belli edecek gözünüzdeki sorgulamalardan da sakının.Herzaman yazıyorum ,buradakiler aramızda. Çalışırken, görevliyken, işimi yaparken, gezerken buranın izleri yok, deşifre olmamaya çalışıyorum. Zaten çoğunlukla herkesi tanıyorum, birde nasıl hissettiğimin özetini yapamam hayatımda. Hoş blogda  ben ya hayattan bir adım önde ya da bir adım geride olduğumdan zamanlamayı tutturmanız pek olası değil.Ben bile zamanlamayı doğru tutturamadığımdan buna yardımcı da olamam. Deşifre olmam çok da sorun değil ama herkese ayrı ayrı dert anlatmak zor geliyor. Burada yazıyorum,orada konuşuyorum.İkisi ayrı şey :)  İki ayrı dünyam var, her ikisinden de ayrı keyif alıyorum. Onun için burdakiler burada kalsın lütfen.

Şimdi gelelim mavikuş kargomuza. Sevgili Aynur Can, bloğunuz varsa,arzu ederseniz blog adını yayımlayabilirim ama bana ulaşan böyle bir bilgi bulamadım.
Gönderdikleriniz için teşekkür ederiz, herzamanki gibi kargonuz kullanıldı ,  elinize sağlık...

Hırkalar nefisti,söyleyeyim.. Elleriniz dert görmesin. Modelleri de örnek olsun diye daha net görüntülemeye çalıştım.Çok teşekkür ederiz.
Gecikme için tekrar özür dilerim, ama benim için bunlar zaman açısından  zor olsa da çok keyif aldığımı yazmadan geçemeyeceğim.
Örnekleri ve renkleri de çok beğendik :)
Yurtiçi kargoya da yine desteği için teşekkür ederiz.Kargoları teslim ederken bir kaç şubede pek sevecen şekilde davranmamışlarsa da biz Fethiye Yurtiçi Kargo şubesine mavikuş örgü destek hareketindeki desteğinden dolayı minnettarız. Özel olarak sıkıntı çekilen bir şube  varsa yurtiçi kargoya bildirmekten çekinmeyeceğimi de burada yazmak isterim.Lütfen kargolarınızı gönderirken sorun yaşadığınız şubeyi yazın, proje  sonuç yazısına eklemeyi düşünüyorum.
% 30 luk indirim yapılmayan kargolar oldu mu mesela..?
Ya da paylaşmak istediğiniz diğer kısımları yazabilirsiniz.
Herkese emeğinden dolayı tekrar teşekkürler.Yeni kargolarda görüşmek üzere...


Cumartesi, Ekim 23, 2010

iç döküntülerim

Ben fazla küfür etmem,(trafik hariç) küfürlü konuşmam,yazmam.Bazılarına yakıştırırım o ayrı. Ama içimden okkalı bir küfür savurmak geldi hayata. Son zamanlarda yapmak istediğim bir şeyi yapamadığımdan,ulaşamadığımdan işte. İnatçı ve asi yapım izin vermiyor bana ,ben istemeden ,kontrolsüz bir biçimde hayata boyun eğmeyi. Yapmak istediğimi yapamayınca da böyle kuduruyorum içimden ama benim için kalbimi ağrıtacak kadar yüksek volümden. Bana zarar veriyor ama vazgeçmem zor.Ancak ben istediğimde bitmeli ,ancak ben izin vermeliyim hayata.O beni yönetmemeli. En kısa yazdığım yazılardan biri bu oldu sanırım.Bu ne şimdi bir dünkü yazıya bak birde bugünküne derseniz hayat bu. Bende yazmadan rahatlayamayacağım diye yazıyorum. Hoş problemi çözmüyor ama en azından birilerine söylemem gerekiyordu içimdeki  isyanı.

Bunun bir ilacı var mı..?

Cuma, Ekim 22, 2010

clematis aşkına

Artık 06 plakalı kırmızı bir arabam var. Ankara'ya gidemedim ama Ankaradan araba aldım :) Bir internet sitesinden anlaştığımız biriyle arabaları takas yaptık. Dün akşam atlayıp geldiler,Ankara ne kadar da yakınmış, bugün noterdeydik. 06' lı arabayla eve döndüm.İşin ilginç yanı sabah beklediğimiz misafirler, akşam geç vakit gelmişler, bizim mahalleye yakın bir apartta  kalmışlar bütün gece. Sabah arayınca buluşalım biz burdayız dediler. Birde baktım ki bu ay İstanbuldan gelen misafir blogcumuz Zeynep Hanım 'la aynı aparttalar.Daha önce küçük bir ziyarette tanışmıştık Zeynep Hanımla.Biz hem arabaları kontrol ettik hem de ben Zeynep Hanım'ı aradım o da yanımıza geldi,sohbet ettik. Sonra izin isteyip ayrıldık yanından.Bütün gün nerdeyse işlemlerle uğraştık noterde.Dünya küçük, Fethiye daha da küçük :)

Fotoğraf o çok sevdiğim ve özlediğim clematislerden... Müzikte en sevdiklerimden... Andre Rieu (Bu müziği kimseyle paylaşmamıştım daha önce.Genelde çok  dinlerim.)
Not : 1-Clematisin Türkçe  adını hatırlayamadım.
         2-Saçımı biraz kısalttım geçen hafta. Güzel olmadı ama zaten güzel olsun istememiştim,biraz kısa olsun istemiştim, kırıkları gitti.
         3-Yarın Çalış Karnavalının ekim ayı 2. el pazarı (car boot sale) var. Ben sadece fotoğraf için gideceğim.

Perşembe, Ekim 21, 2010

o işte..

 
KENDİ OLARAK SANA GELEN




Kendi olarak, sana gelen-

sana gereksinimi olmadan, seni isteyen-

sensiz de olabilecekken, senin ile olmayı seçen-

kendi olmasını, seninle olmaya bağlayan- -

O, işte...


Oruç ARUOBA
 
 
Bir süredir yazmak isteyipte bloğu açıp seyrettim.Önce Çağıl geldi, sonra da yatılı misafirlerim.Onların arkasından dinlenmeye fırsat kalmadan çalıştık. Tam haftasonu hasta olmak üzereydim ki haplarla ayağa kalkıp misafirlerle ilgilendim,kendimi bırakmadım ama sarsıldım tabii ki.

Blogda fotoğraflarla ilgili sorun yaşadım,geçti mi ..? Bilmiyorum. Çağıl geldiğimde bakarım demişti ama fırsatımız olmadı. Kendi kendime çözüm üretmem gerekli,ona danışırım tabii de kendi başımın çaresine bakmam lazım.Cep telefonumda kırılmıştı hatırlarsanız,hani o sevdiğim, arayınca üstünde numara gösteren.Melodisinde eski Türk filmi müziği gibi şarkı olan.O şarkı yerine kendime ringa müziği ekledim.Diğerini bulamadım mesela. Olmadı ama idare ediyorum şimdilik.Zaten keyfimde eskisi gibi değil.

Havalar erken bozdu, bir gün tişörtle bir gün montla gezmek mümkün. Canım yazmak istemiyor,fotoğraf sorunumu halletmeden de yazamam çünkü nefis fotoğraflar çektim :) Bir arkadaşımdan haber bekliyorum,haber alırsam ve belki biraz konuşursak keyfim de yerine gelir,o zaman yazarım.
 
Adagio- Lara Fabian   sözleri

Not: Fethiye'de  yemek blogçuları iki oldu.Cafe Derin ve Mutfakta1inci  :)  En kısa zamanda blog toplantımızı yaparız artık.

Cuma, Ekim 15, 2010

Çağıl.. 18 yaşında.

Bugün benim doğurma günüm ,Çağıl'ın doğum günü yani. Sabah 10.30 da mesaj çektim.Doğduğu saatte. Dersteydi,dersi bitince aradı ,hani benim yazım diye :) Oysa ben bu yazıyı o akşamüstü görsün istiyordum,sebebini daha sonra yazacağım.

Onsuz geçen günlere alışmaya çalışıyoruz, bunları çok yazmak istemiyorum,onsuz hayat geçiyor ama tatsız. Keyfim yok, kimse bana herkesinki uzakta yaşıyor,allah başka şeyler göstermesin diye yazmasın,bunları ben sizden çok daha farkında bir şekilde yaşıyorum.Kızmayında böyle söylüyorum diye.Sadece okuyun ve paylaşın.İnsanlarla ilişkim yazdıklarımdan daha yoğun, en çok bunları yaşayan insanlardan biriyim. Sosyal gönüllülüklerde olsun ya da işimde bunları sık görüyorum zaten. Allaha şükrediyorum bana güzel ve sağlıklı bir evlat verdiği için,  bu duyguları aman da aman şeklinde de yaşayamam.Herhalde ileride alışırım. Şu an değil.Hersabah yanında olmak isterdim duygusuyla uyanıp uzakta yaşamamız gerektiğini kabullenmek benim gibi asi ve inatçı yapıda biri için oldukça zor aslında.Sanırım kabul edemediğim de bu ama iş sebebiyle gidebilecek bir durumda değilim.En azından gitmek isterdim sadece bunu yazayım da içimdekilerin başkalarından biraz daha farklı bir şey olabileceğini anlayın. Yani istediğim zaman gidemediğimden belki bu tavrım.Herşeyde olduğu gibi kendim hazır olduğumda alışacağım. Yazıyorum, çünkü bir yerlerde paylaşmam gerek. Babası da henüz alışmış değil zaten.Bazen paylaşıyoruz bazen de sus lütfen zaten zor geliyor diye susturuyorum.

Biraz değişiklik yaptım hayatımda :)  Yeni bir şeyler aldım.Bu biraz sıkılmış ruhuma iyi geldi. Biraz sadeleşmeye çalıştım.Bu benim için büyük bir adım.Yeni artıları olursa ki bekliyorum olmasını sizlerle paylaşabilirim.

Bu bir doğumgünü yazısı olmadı farkındayım ama onu çok özledim.
Arada çok kötü yağmur yağıyor ve birden hava açıyor. Arada onu düşünüyorum. Güzel bir İstanbul sabahında Merter' e doğru yola çıktığımda heyecan içindeydim.Babası ve halası yanımdaydı.Hepimiz tecrübesizdik ve merter vatan hastanesindeki doktor doğum başlamış dediğinde babasıyla halası doğuma gireceğime inanmamışlardı :)) Hoplaya zıplaya merdivenlerden çıkıp doğumhaneye gittim.Hemşire merdivenlerde biraz yavaş çıkarmısın diye beni uyardı :) Ben dokuzda girdiğim hastanede 10. 30 da bir bebek sahibi olmuş lohusa bir kadındım :)  Tüm o zor olaylar 1. 5 saatte cereyan etti ve normal doğumla 4.100 gr. 52 cm boyunda o zamana -ve bu zamana göre de- iri bir bebek sayılabilecek Çağıl dünyaya geldi.Bazen diyorum ki  biz o zamanlar Bahçelievler  Haznedar'da oturuyorduk. O Merter'de doğdu. Ben  Bakırköy'de evlendim. O şimdi Ataköy'de okuyor.Şirinevlerde kalıyor. Belli bir eksende hayat devam ediyor. Gelecek ona daha da güzel günler getirsin diliyorum. En güzel günler onun olsun.O hep mutlu olsun. Onun gözlerindeki ışıltı hiç sönmesin. Allah yolunu herzaman açık etsin.

O giderken valizine bir manifesto yazdım. Bulmuş,okumuş.Bunu hem uzağa gittiği için hem de artık onsekiz yaşına girmek üzere olduğu için yazdım. Hayat hep ona çizebildiğimiz oranda ilerlese keşke.. Yoldan sapmalar  olsa da kendi yolunu güzel ve emin bir şekilde bulabileceğini biliyorum. Onun yaşında bazı şeylerin farkında olmasını da bir şans olarak görüyorum.Ona güveniyorum. Beni herzaman çok mutlu eden oğluma hayatı boyunca  etrafında sevdiği ve onu seven insanlarla dolu ,sağlıklı ve güzel, istediği gibi bir yaşam diliyorum.
SENİ SEVİYORUM...

Bu yazımın 1. bölümü , gece 2. bir bölüm ekleyeceğim...

2. bölüm :  Çağıl bu gece uçakla istanbuldan geldi :))  Dalaman dan biz karşıladık. Pazartesi sabahı gidecek. Zehra nefis bir sünger bob pastası yaptı, yedik hep beraber. Tadı nefisti, keyfimiz  yerinde.
12.00   suları..

Pazartesi, Ekim 11, 2010

aşk..

"Aşkın bu dünyadan olmayan bir zamanda, bütün ruhların toplandığı mekanda, ruhun sözleştiği ve seviştiği tanışını bu dünyada hatırlaması olduğunu anlattı. Ama dedi biri hesapta ruhun tanışını bu dünyada hiç bulamaması ona rastlayamaması var. Diğeri buldum zannedip de yanılmak var diye ekledi. Bulup da tanıyamamak var dedi biri. Ve ki bulup da onun tarafından hatırlanmamak var diye tamamladı diğeri.."

 (Cam ırmağı taş gemi ) Nazan Bekiroğlu  yazmış.

Gördüğüm en güzel aşk tanımlarından biriydi bu cümleler ve bu güzel blogda yorumlarda rastladım.
İki gündür yerli yabancı bir sürü şarkı aradım bu paragrafa, kimi içime sinmedi kimi tam yansıtmadı. Klasik müzikten pop müziğe kadar bir sürü parça dinledim ama en çok bu parçayı yakıştırdım nedense. Belki de Çağıl çok sevdiği içindir ya da ben çocukken çok dinlediğim için bu halini  ama her şekilde de kulağıma çok hoş geldi.
Ben böyle sevdim.

Not: Beş sene oldu aynı şablonla, biraz değişiklik olsun dedim..Kasımda altıncı seneye adım atıyoruz blogda.

Perşembe, Ekim 07, 2010

Mavi Kuş Kargo 24 / Seda'ca

Bu kargo geldiğinde şaşırdım. Nedeni benim tanıdığım birinden geldi zannettim. Sonra tamamen rastlantı üzeri yollandığını görünce anladım ki tanışmıyormuşuz ama tanışma imkanımız çok mümkün,hatta gidince arayacağım,bu sefer tanışacağım :)) Seda'ca  bana sürpriz yaptı, hiç beklemediğim yerden girdi olaya :)) Ayrıntıları tanıştıktan sonra anlatacağım. Neyi ne kadar söylemem gerektiğini şu an kestiremiyorum.
Bu paticikler tarafımdan tek tek sevildi :)
mor kedili yelek
beyaz bulutlu yelek
mavi patik
mavi yelek

Bunları tek tek yayımlarken, kargoları açtığım günler aklıma geliyor, ne hareket ne hareket... Nasıl yetişmişim o kadar işe bilmiyorum. Şimdi üzerimde bir ağırlık,yoğun değilim ama bir koşturma hali her zamanki gibi var yine.

Berceste güzel bir olay yazmış paylaşmak istediğim.. Fikir sahibi Damaklar tarafından organize edilen. İstanbulda olsaydım kesin destek verirdim.

Bugün ilk defa Göcek'te de 2. el (car boot sale) satış başladı.Sahil kenarında yapılıyormuş, bir konuğum vardı bana uğramasını beklediğim bu yüzden gitmedim.

Dün pazarda çok yoruldum, bugün hava ilk defa kapalı sayılır,sıcak ama ara ara yağmur çiseliyor. Evde temizlik var, ben büroda oturuyorum.

Bu sene şimdilik hiçbirşeyden keyif almıyorum, herşeyi bırakıp gidesim var.Bu duygu bana uzak ama hiç yaşanmamışta değil. İki uç nokta arasında dolanıp duruyorum günlerdir. İçimden bahar fışkıran günleri özledim.Gelecek aylarla ilgili bir planımız var Uzunbeyle,  yazıyı bitirip onunla ilgili çalışacağım şimdi.
Biraz daha yazarsam bu bir mavikuş yazısı olmaktan çıkacak, sedaca'nın hakkını yemeyelim.
Gönderdikleri için çok teşekkür ediyorum. Arkadaşlarım adına da. Diğer gelenler gibi ihtiyacı olanlara eşyaları verdik, diğerlerini de burslar için satış yapıp derneğe bağışladık.
Geriden gidiyorum üzgünüm ama benim gibi bir koltukta beş karpuz taşıyan birini lütfen mazur görün biraz.
Sevgiler Fethiyeden...

Çarşamba, Ekim 06, 2010

Mavi Kuş Kargo 23 / Stuven

Stuven ,yollamış , bende severek  görüntüledim. Bunları görüntülemek benim için zor olsada ,o kadar keyifliydi ki  anlatamam.Aslında hareketi durdurduk ama geçen hafta  yeni bir paket geldi Pınarbk'dan .Bu yüzden onu da görüntüleyip sıraya koyuyorum. Büromu görseydiniz o zamanlar ne kadar çok desteğin geldiğini anlardınız,  sanırım son kargolardan birinde o durumu da görüntüledim.
Özel notu için ayrıca teşekkür ediyorum.
Maviler, morlar,somonlar ayrıca güzeldi.
Notları da Mavikuş  arkadaşlarla paylaştım çoğu zaman.Hazırlık yaparken pazarlara  içinden çıktıkça okudular.
Hepsi çok güzeldi, çok güzel yerlere gitti :) Çok teşekkürler tekrar.Burslar netleşsin sizlerle paylaşacağım.

Bizi izlemeye devam edin,gördükleriniz en az görüntülenenler kadar şahane.

Teşekkürler STUVEN


Not. Bugün merkezdeki pazaryerinde 2. el pazarı var,arkadaşlarla orada olacağız.Saat 10' dan  sonra Mavikuş standında..

Cuma günü  Esnaf Odası salonunda "Şiddetsiz İletişim ve Yaşam Koçluğu semineri " var.Saat 16.00 da.

9 ekimde Boğaziçi Cafe de "Şehit Yakınları Derneğinin" kahvaltısı var. Saat 10.00 da.