Perşembe, Ocak 29, 2009

bağ , bahçe, gün, plan, program.. Ares

Bunlar bahçemizin tomurcukları..Yeni keyifleri geldi ve ancak açıyorlar.Bu sene bahçivandan hiç memnun kalmadık..Allahtan kışın gelmiyor ve çiçeklerimle başbaşa kalıyorum.

Yine evdeyim çünkü akşama şömine başı misafirimiz var.. Bu sefer geçtiğimiz haftalarda gittiğimiz Kaya daki dostlar bize gelecek sıcak şarap içmeye.. Ayşe ve Dean..

Fotoğraflar bahçeden.. Yazıyı yazarken dikkatimi çekti ki resimlerde renkler hep pembe ya da kırmız.. Birde yukarıdaki fotoğrafla hiç oynamadım.. Aynen çektiğim gibidir..İlginç :)

Flickr'da kendime albüm açtım.. asortikkrep diye arayacaksınız.. Buraya koyamadıklarımla ve her yönüyle Fethiye ve çevresi fotoğrafları orada olacak :))


Balkondaki pembe gül.. Bu sene ki ilk güller..
Bu da benim balkonun yanındaki begonvil.. Bahçede çeşitli renkleri mevcut..--Orkide, bak sana kıyamadım Hollanda dönüşünde uğra , ne zaman istersen sana çelik vereceğim.. Çelikten tutturmak çok zor ama , belki yaparsın, bilmiyorum..-
Bunu geçtiğimiz ay çekmiştim sanırım..Bahçenin diğer ucundan..
Ares, kocaman oldu şimdiden..Daha altı aylık ama iki yaşına kadar büyüyebilirmiş :) Neyseki ben büyük köpekleri seviyorum ama koltuğun tepesinde yanımıza çıktığında çok komik oluyor. İstediğin kadar çıkarmamaya çalış, sen oturunca yanında bitiveriyor. Bazen diyelim ki uyuyorsun,aynen bir çocuk gibi yanına kıvrılıyor.. Genelde akşamları yatağın üstünde, ayakucumda, yatağın ucunda ama kesinlikle bizim odamızda.. Uzunbey uzun olduğundan yatak ucunda yer yok bu yüzden çoğunlukla benim ayakucumda yatıyor.. Bazen uyku sersemi ayakla itiveriyorum sanırım..Hiç sesi çıkmadan aşağıya kayıyor.Sonra yine ilk fırsatta üstümüzde :))

Günlük kullandığım yatak örtüm heba oldu, neyseki Aysetun'un bana ev hediyesi getirdiği mavi patchwork yatak örtüsü var, hergünlüğe kıyamadığımdan kenarda tutuyordum.Acil durumlarda onu kullanıyorum :)

Artık çişi gelince kapının önünde ya da peşimizde dolanıyor..Zaten anlıyoruz ve saatli çıktığından takip ediyoruz.. Ne güzel ki diğer oğluma çekmemiş , benim yemeklerime bayılıyor :)) Hazır mamadan hoşlanmıyor ama yemek yoksa yiyiyor. Haftada bir kabuklarıyla yumurta haşlayıp veriyoruz, tüyleri parlasın ve beslensin diye. Nisandan sonra buraları çok sıcak olduğundan keseceğiz yumurtayı..

Etsuyu ve tavuksuyuna ekmek doğruyorum, bulgur -sevmiyor-, makarna atıp, karıştırıp eti kemikleriyle veriyorum.Tavuk kemiği vermiyorum..Bir kaç kere denedik, çok zor hazmediyor..ve bağırsaklarında problem yaşıyor.Yediğimiz yemeklerden de veriyorum..

Üşütmeye gelmiyor, çok sosyetik oldu bu köpek bu yüzden daha aşıları tam bitmediği için sık yıkamıyorum.. Ama biliyorum ki suyu çok seviyor ve yazın onu denizden ve sudan çıkaramayacağımızı düşünüyorum..

Yağmurda ıslanmasın diye şemsiye ile dışarıya çıkarıyoruz çünkü üşüttüğünde çişini tutamıyor..

Her gün bizimle işe geliyor, alışverişe markete girerken arabada bırakıyoruz, eğer bahçeli bir restauranta gidiyorsak ya da cafeye yanımıza alıyoruz..Geçen gün mesela öğle yemeğine Kaya'ya gözlemeciye gittik, adamlar İngilizlerden alışık ki yabancılar yemek yerken kedi ve köpekleri çoğumuz gibi oralardan kovalamıyor, gerçi Ares masanın dibine kıvrılıp biz izin vermeden kalkmıyor ama bize üst kata çıkarken bile izin verdiklerinden Aresle çıktık.Eğer biz verirsek masadan birşeyler yiyiyor yok biz vermezsek ne yersek yiyelim kafayı kaldırıp istemiyor.. Havlama olayımız zaten yok.İşe götürdüğümüzden ve büromuz bir apartmanın 1. katında olduğundan havlamaya alıştırmadık.Evimizde bir sitede olduğundan komşuları rahatsız edecek şekilde ses yapmamaya dikkat ederiz her zaman.. O da aynen bizim gibi alıştı bu durumlara..Şu an sesle ilgili bir problemimiz yok.. ama havladığında sanırım kafa yapısından- koca kafalı köpeklerin havlaması olan worf worf şeklinde havlıyor ki tanımayan için ürkütücü olabilir.. Yine de sevgi manyağı ve köpek seven birini görünce çıldırıyor onu sevsinler diye.. Yolda da çocuk ve insanlara manyaklar gibi koşuyor, burdan söylüyorum bu cins köpek gördüğünüzde nekadar büyük olursa olsun sizinle oynamaya atlıyor, sakın korkmayın ve hoşlanmadığınız bir şey yaptığında ona Hayır!! deyin.. İlk atlamada oyun için atladığını söyleyince ve bebek olduğunu anlayınca sevmeyen insan bile ona sevgiyle yaklaşıyor..Birde çok sevdikleri var ki yanlarından zor alıyoruz..Berna mesela..Geçtiğimiz hafta perşembe akşamı bize geldiler şömine başı sıcak şarap keyfine.. yazdım mı hatırlayamadım şimdi, Berna, Ersin Bey ve Hilkat Hanım.. Bu kişiler Ares'in hayranları mı desem Ares mi onların hayranı desem bilemiyorum.Onları görünce çıldırıyor..Birde böyle sevdiği genç bir Türk müşterimiz var, onu görünce çıldırıyor..
Yine de köpeklerin tasmasız gezdirilmesi olayına sıcak bakmıyorum.. ama başkalarını rahatsız edebilecek zamanlarda hemen tasmayı takıyoruz boynuna..


Ben köpektir diye her ihtimale karşı arkadaşımızın çocuklarıyla yalnız kalmasına izin vermedim daha bebekken bile..ama inanın dişleriyle tutuyor, kesinlikle ısırmıyor, çocuklar onu hırpalasa da :)) beni de mesela hiç ısırmıyor ve numarayla bile olsa ağzına zorla da soksak çıkarıyor ağzından elimi..Aramızda düzeyli bir ilişki var ve bunu kesinlikle aşmıyor..Bunu köpek beslemek isteyenler için özellikle yazıyorum ki ben ona istediğim mesafede duruyorum ve ilişkimizi ben belirliyorum.Şimdiye kadar kesinlikle aşmadı ve bana saygı gösteriyor.Ona sık sık dokunmuyorum çünkü ona dokunduğumda mutlaka gidip elimi yıkıyorum ve unutup evdekilere servis yaparım diye çok dikkat ediyorum..

Bizim mutfağımız amerikan mutfak ama gidip yerde yatmak haricinde mutfakta hiçbirşeye dokunmuyor.. Sadece plastiklere ve kağıtlara karşı bir ilgisi var,diğer şeyleri demek ki yasaklamayı öğretebilmişiz..Öyle bir şeyler bulursa affetmiyor,mesela gece biz uyurken mandal sepeti fırtınada uçmasın diye odaya almıştım balkondan, onu dişlemiş, mandallarla oynamış, yumaklarımı dağıtmış, birde kağıt, gazete kağıdı ve not kağıtlarını eğer yerde bulursa oynuyor..

Terliklerle oynamıyor mesela.. Yani bıraktığınız yerde buluyorsunuz ama bir iki diş izi olabiliyor..Yine de yasak oynaması..Görünce hayır! oynamayacaksın diye uyarıyorum..

Küçük bir kedi koleksiyonum var ..Biraz çoğalsın, görüntülerim blogda..

Bu hafta birkaç toplantıya katıldım, Çalış Karnavalı ve yeni bir festival için..

Kuzu göbeği diye bir mantar var , buralarda özellikle köylü topluyor ama çok güzel tadı var ve bol..Bu konuda Üzümlü'de bir festival organize etmeyi düşünüyoruz .. Ayrıntılar belli oldukça paylaşacağım..

Bu hafta sonu geçtiğimiz pazar yağmurdan yapılamayan Çalış car boot yapılacak kısmetse yine pazar günü ve biz ( Çağıl tatilde, Uzunbey ve Ares ) çevre derneğinden arkadaşlarımla Üzümlü' de pazar günü car boot tan sonra kahvaltıya gitmeyi düşünüyoruz..Hem festivalle ilgili konular konuşulacak hem de çevre derneği ile ilgili toplantı yapacağız..

Gelecek hafta bir terslik olmazsa 6-7-8 şubatta Çanakkale Gezisi var, Assos, şehitlikler ve bir kaç antik kent ziyaret edilecek.. O geziye katılmayı düşünüyoruz ailecek..

Ona da hazırlık yapmam lazım bir yandan..Şimdiden bütün şapkalarımı ve atkılarımı hazırlamalıyım :)) Ne de olsa çok soğuk bir şehir , geçen seneden hatırlıyorum..

Pazartesi, Ocak 26, 2009

Ankara Asfalt Müdürü..

Birgün Ankara Belediyesine asfalt müdürü olursam Likya yoluna asfalt döşemezsem ŞEREFSİZİM...

Haber 1 ve haber 2 ..

Bir de ben yazmaya dahi utanıyorum ama ankara büyükşehir belediyesi yazılı banklarla elektrik lambalarını Yozgattaki köyünün her yerine kondurmuş.. Onlardan da artık Trakya' yı donatırım :)

Bu ne yüzsüzlük ya .. ! Adam işten ayrıldı hala villasının önüne asfalt döktürebiliyor.. Yine kendi köyüne de adına okul yaptırmış 450 .000 liraya..

Oylar Melih' e .. Hizmet kendi memleketine ..

Pazar, Ocak 25, 2009

Bugünlerde..


Kemal Kılıçdaroğlu


Uzun süredir İstanbul' da yaşamadığıma bu kadar üzülmemiştim.. Bu adama oy vermek bir şereftir diyorum :) Partisi ya da başka bir şey yüzünden değil sadece cesareti yüzünden... Bazı insanların yazı yazmaya korktuğu bir dönemde biri çıkıp hesap sorabildiği için.. Seçilmese bile yoluna aynı hızda devam edecektir.



... ... ...



foto : foto-memo.com


24 ocak' lar senin..



Uğur Mumcu seni unutmadık .. 9 aralık 1974 te yazılmış ama günümüze cuk oturan bu yazı unutulur mu sizce ..?





... ... ...




Ben bu çocukların modern kıyafetlerle yaptığı bu dansa bayılıyorum.. KTÜ Kolbastı Ekibi çok yaşayın emi :) Çok sevdim ben onları .. ve nerde görsem izliyorum ..


... ... ...


Geçtiğimiz hafta perşembe akşamı şömine başı keyif yaptık arkadaşlarla.. Migrostan alınma hazır sıcak şarapları ısıtıp kadehlerimize doldurduk..Evde de yapıyoruz ama hazırı var ve sadece ısıtıyorsun.. Hem de kaliteli güzel bir şarap bu yüzden uğraşmaya değmiyor. Tatlı ve tuzlu menümüz de gündüzden hazırdı.. Lokumlu milföylerin resimlerini çektim aslında.. Başka bir yazıya koyacağım..






Dün gece de (cuma akşamı) İskoçların Burn's Night dediği özel gecelerindeydik..Ayrıntılar ve resimler başka yazıya.. Bugün evde önce yazı yazdım, sonra da ütü yaptım biraz.Tv karşısında ancak dayanabiliyorum ütü yapmaya.

Bugün annemle konuştuk uzun uzun telefonla..Burcuyla da biraz, onun işi vardı.İki gündür hava çok bozuk ve fırtınadan zarar görecek kadar etkilendi Fethiye.. Çok kapalı havalara burada alışık değiliz..

Biraz karışık bir yazı oldu farkındayım. İçimden öyle geldi desem.



Erdal Sarızeybek bu akşam saat 19.00 da Fethiye Kültür Merkezinde ..Kitaplarımı imzalatmaya ve onu dinlemeye gitmek istiyorum..

... ... ....

Bu ara iki süper yazıyı atlamışım nasıl olduysa.. İkisi de Hıncaldan..

Cumartesi, Ocak 24, 2009

Bahçe 3 - Sukulentler.. (Dikensiz Kaktüsler)



Bu yazı ve resimler biraz da Evren için hazırlandı..Yoksa ben sukulentleri kaktüslerle bir anlatacaktım.Benim için kaktuslerle sukulentler pek farketmiyor.Her ikisini de aynı oranda seviyorum. Zaten Akdeniz ' de oturup da onları sevmeme gibi bir şansınız olmaz sanırım.. Bazen en olmadık yerden sizi kucaklayıverir, bu muhteşem çiçeklerde ne diye koşar bakarsınız. .


sukulent-sukkulent-kaktüs-bahçe-balkon-bitki-peyzaj
Bu yazıda sukulentlerin hepsinin latince ismini ne yazık ki göremeyeceksiniz.Çünkü çoğunun ismini bende bilmiyorum.. Latincelerini de öğrenmek istemiyorum.. ama yazdım sonradan :))

En kısa zamanda bu konuda çalışma yapacak bir kaç site biliyorum ama açıkçası bu konuda yardımcı olabilecek zamanım yok.. Türkçe literatürü de hazır olmadığından ancak aramızda konuştuğumuz kaz ayağı, buz çiçeği gibi isimlerini bildiklerimi yazacağım..Sizin bildiklerinizi de ekleyebiliriz, Latince ya da Türkçe farketmez.
Kireçli su sevdiklerinden Fethiye ortamında çok iyi yetiştiklerini söyleyebilirim.. Normalde az su ile yaşayan türler bunlar ama kaktüslere oranla aralarında bazıları su isteyebiliyor, dikkat etmek lazım.
Bende büyük saksılarda ayrı, pencere kenarlarında küçük seramik saksılarda ayrı sukulentler var.. Hem büyükleri hem de küçükleri seviyorum.. Bazen küçük alıp büyüttüklerim olduğu gibi büyük gelen ve ayırdıklarımda oluyor.
Çok çabuk çelikleri tutuyor, yani bir parça yapraktan, bir daldan bile sukulentleri çoğaltabilirsiniz.. Benimkiler yaz kış yağmurda ve çamurda dışardalar.. Yalnız bir kısmı balkon ve camlarda bir kısmı da bahçede.. Yazın onları çok su altında kalmayacakları yerlerde tutarsanız daha uzun zamanda çiçekli kalabilirler..Kurudukça çiçek açıyorlar ..
Normal şartlarda diyelim ki bahçıvanınız siz yokken aşırı suladı.. Hemen sukulent ve kaktüsünüzü o saksıdan çıkarıp kökü havaya temas edecek şekilde kuru bir yerde saklıyorsunuz..Mutlaka açıkta ve ıslanmayacak konumda olsun..Sukulentler ve kaktüsler bu şekilde birkaç gün bekletildikten sonra mutlaka kuru toprağa dikilip su dökmeden saksıya uyum sağlamasına izin verilmeli..Bu şekilde yapacağınız ilk yardım kahverengileşmeyen ve çürümeyen her sukulent ya da kaktüsü kurtarır.

Ya da diyelim ki kocaman bir sukulent ya da kaktüs; ve yarısı çürümüş o zamanda keskin bir bıçak yardımıyla pürüz kalmayacak biçimde çürüyen yeri sağlam kısımdan ayırıp yine kuru bir ortamda bekletin.. Eğer rengi dönmezse de toprağa tekrar dikin ve kuru kalmasına dikkat edin.. Belki o zaman bile kurtarma şansınız olabilir.. Sakın bunlar ıslanmış diye de atmayın.

Siz gerçi mutlaka dibi delik saksılara dikiyorsunuz onları aynı kaktüsler gibi ama çoğunlukla kendiniz suluyorsanız benim gibi kontrol altında tutabileceğiniz bazı saksıları dibini delmeden de kullanabilirsiniz. Özellikle seramikleri.. Bunun için sukulent ya da kaktüs toprağı hazırlarken olabildiğince saksının dibi delik değilse delin, delemiyorsanız da en alta sular süzülse de toprağın yukarıda kalıp dibinde ıslaklığa ulaşmayacağı şekilde taş parçaları koyabilirsiniz..Böylece dibinde su birikse de sukulentlere zarar vermez.
Bazı sukulent ve kaktüsleri ( ikisi de aynı yöntemlerle bakılıyor ya) "kokteyl" adını verdiğimiz karışık düzenlemelerde dikebilirsiniz.. Elinizde küçük küçük olanları birleştirebileceğiniz gibi değişik düzenlemelerde deneyebilirsiniz.. Benim üstteki saksım buraya ilk taşındığım zamanlardan..
Bazen bir saksı tabağı bazen de bir büyük kapta bunları yapabileceğiniz gibi, özel düzenleme alanları yaratabilirsiniz..Bir ağaç kütüğü mesela..Ya da bana hediye gelen eski bir ahşap hamurlukta yeni düzenleme yapmayı düşünüyorum şu aralar ..
Sukulentler ve kaktüsler aslında bakımı kolay ama her işte olduğu gibi özen isteyen çiçekler..

Tüm kaktüs familyası türleri sukulent bitkileridir. (Sukulent, gövde veya yapraklarındaki özel etli dokularda su tutma, biriktirme yeteneği olan bitki anlamındadır.) Ancak tüm sukulent bitkileri kaktüs değildir. Kaktüs dışı olanlara genellikle "diğer sukulentler" denir. Bitkiler dünyasının birçok familyasında az veya çok sayıda sukulent tür bulunur.

Bu tür bitkiler, ışık ya da suyun azaldığı dönemlerde hayatta kalmayı başarabilecek su tutma özelliği yanında, aşırı su kaybını engelleyebilecek şekilde gözeneklerini kapatmak, fotosentez işlemini gece de sürdürebilmek ya da çok olumsuz şartlarda uyku fazına geçerek uygun koşulları beklemek gibi, özel bazı başka yetenekler de geliştirmişlerdir. Hemen tüm kaktüsler gövde sukulentidir. Yani suyu gövdelerinde biriktirirler. Gövde dışında köklerde, dallarda ya da yapraklarda su biriktiren kaktüs ya da diğer sukulentler vardır. (Gördüğünüz üzre sukulent ve kaktüsleri birbirinden ayrı anlatmak pek mümkün olmuyor)

Mavi saksının solundan sarkan cins -Kalanchoe milloti-


Bu arada çok güzel cinsleri ve türleri hakkında bilgi verebilecek bir blog buldum :)

Bu da bir başka adres..

Kaktüs Sergisi..


Normalde işte bu türüne "Buz Çiçeği" diyoruz.. Pembe çiçekleri açıyor.. Bizim bahçıvanımız çok suladığından daha çiçekli görmek kısmet olmadı :(

Bunu yeni çelikledim de daha kendine gelmedi.. Bir arkadaşımdan aldım uzun süredir bahçemde yoktu. Bu da fazla su istemeyenlerden , yağmurda kaldığından çok ıslak şu an.

-Haworthia fasciata-
Çok kibar ve hoş bir görüntüsü var, büyüyenlerden..Yani bahçeye de dikebilirsiniz..Yanından yavru vererek büyüyor..

Mutfak camında güneş görüp su görmeyenlerden.. Kokteyl..

- Crassula perforata var -
Bu tür en sevdiklerimden..Bir kaç yerde var, kabı da 18 ağustos depreminde kırılan takımlardan , babaannemden kalma nescafe takımının sütlüğü.. ( Yedinci kattaki sarsıntıdan gümüşlükteki her takımdan bir parça kırılmıştı.. Fincanlarını şu an günlük kullanıyorum )

Eğer bahçeye dikecekseniz sukulentleri, sık sulanmayan bir köşe de ya da güneş altında bir yer olması gerekli.. Aslında oldukça kuru kalsa iyi olur ama çok sıcak memleketlerde benim gibi idare edebilirsiniz..
Bahçedeki sandıktan sarkan Buz çiçekleri..Yarısı da Kaz ayağı dolu..
Çam altında olduklarından her yer çam iğnesiyle dolu.. Bu yüzden kaktüs,sukulent ve sardunyalar haricinde çam altında başka tür yetişmiyor diyebilirim..Bir de Yukalar çok seviyorlar çam altını.. Ben yukaları koyduğumdan beri coşmuş durumdalar..

Her iki türden de çim yerine yer örtücü olarak faydalanacağınız gibi daha bir sürü sukulent çeşidinden de toprak örtücü ( yer örtücü olarak yararlanabilirsiniz) Üstüne basılabilen sukulent çeşitleri de mevcut.. Benim bildiğim acem halısı mesela, ya da sedum yer örtücülere örnek olabilir..Yayılıcı ve örtücü özellikleri, az sulanması, bazılarının üstüne basılabilmesi çok büyük bir avantaj. Özellikle gelecek senelerde susuzluk yüzünden bahçelerimizde ve peyzaj düzenlemelerinde çok kullanılacağını düşünüyorum sukulentlerin.

Bu arada yer örtücüleri kullanan bir belediye her sene paralarını boşa harcamaz bazıları gibi..

-Sedum rubrotinctum-
http://hurolbaytan.blogspot.com/ da çok güzel bir yazı buldum.. Ne yazık ki 2009 da devam etmemiş..

KAKTÜS BAKIMI - SUKULENTTE OLABİLİR :)

"Kaktüs hakkında konuşulduğunda büyük çoğunluğun söylediği “Ben kaktüse bakamıyorum, çürütüyorum” oluyor. Aslında bütün bitkiler içinde bakımı en kolay olanlar, bazı istisnalarıyla kaktüsler ve diğer sukkulentlerdir. Bir bitkinin iyi gelişmesini ve bol çiçek açmasını sağlamak için yapılacak şey fiziki ve kimyasal şartları onun doğal ortamına yaklaşık olarak uydurmaktır. Bunun için de hemen hepsine uygulanabilecek aşağıdaki tavsiyeleri dikkatle okumalısınız:

IŞIK : Kaktüs ve diğer sukkulentlerin büyük bir kısmının bol gün ışığına ihtiyacı vardır. Bu yüzden bir evin kuzeye bakan balkon veya penceresinde hiç kaktüs ve diğer sukkulent yetiştirmeyi denemeyin.
Buralarda olsa olsa bazı tropik bölge sukkulentleri yetiştirilebilir fakat çiçek açmayabilirler. En uygun yer bol güneş alan yerlerdir. Bu bitkileri pencereden uzak yerlere koymayın. En iyi yer pencere önü veya balkonlardır. Ancak yaz sıcaklarında öğleyin direkt güneş ışığından koruyun.


ISI : Kaktüsler ve diğer sukkulentler sıcak sever. Yazın ısının 40 dereceyi geçmemesine dikkat edin. Yüksek sıcaklıklarda büyüme durur, hatta 50 dereceden sonra bitkiler ısı şokuna girebilirler.Kaktüslerin büyük çoğunluğu sulamamak şartıyla kışın soğuğa dayanıklıdır. Tropikal bölge kaktüsleri kışın da 15 derecenin altına düşmemeli ve ara sıra az su da verilmelidir.

TOPRAK : Her ne kadar herkesin bir toprak formülü olsa da çiçek toprağı ve kalın kum karışımı veya bizim senelerdir başarıyla kullandığımız torf-pomza karışımı kullanılabilir. Ne kullanırsanız kullanın, toprağın çok geçirgen olması önemli. Bir de eğer torf-pomza karışımı kullanıyorsanız her sulamada bol iz elementli suni gübreden vermeniz gerekir. Tabii toprak kullanırsanız, bu toprağın fazla kireçli olmamasına dikkat etmelisiniz.

SU : En iyi su doğada bu bitkilerin sulandığı yağmur suyudur. Ama yağmur suyunu depolama imkanını sağlamak zor iş. Şehir suyu veya yer altı suyu kullanırsanız suyun içindeki mineraller önem kazanıyor. Bitki ne kadar küçükse bazı minerallerin fazlalığı bitkiye zarar verebilir. Kalsiyum (Ca), Sodyum (Na), Magnezyum (Mg) doğal suda bulunabilecek, fazlası zararlı olan mineraller. Kalsiyum ve Magnezyum oksitleri suyun sertliğini meydana getirirler. Optimal su sertliği 5-6 Alman sertliği veya 8-9 Fransız sertliği olmalıdır.

Akdenizde Toroslar genç dağlar olduğu için bünyesinde bulunan kireç bölge suyunu etkilemekte ve su sertliği 30 Alman sertliğine çıkabilmektedir. Şehir suyunun sertliğini Belediyeden öğrenebilirsiniz. Hazırladığınız çaydan artan suyu bir yerde biriktirip bekletin, sertliği bir miktar azalmış olacaktır. Eğer kaktüslerin sayısı fazla değilse pet şişe suyu da kullanabilirsiniz (sertliğini kontrol edin.)

HAVA : Sukkulent bitkiler doğadaki ortamlarında uzun süreli nemli havaya alışmamışlardır. En kötüsü de hem nemli hem de havasız bir ortamdır. Don olasılığı kalmayınca (İlkbahar-Yaz-Sonbahar) kaktüsler için en güzel yer balkondur. Kapalı yerdeki bitkilerinizi ılık havalarda bolca havalandırınız.

GÜBRE : Gübre deyince aklımıza hemen hayvan gübresi gelir. Sakın bitkilerinize hayvan gübresi vermeyin, zarar görebilirler. Sukkulent bitkilere verilecek gübre suni gübredir, yani birçok kimsenin vitamin dediği. Ancak sukkulentler genellikle yavaş büyüyen bitkiler olduğu için gübre seçerken azotu az, fosfor ve potasyumu çok gübre olmasına dikkat edin. Böyle bir gübre “çiçek açtırıcı vitamin” olarak çiçekçilerden temin edilebilir ve kullanma talimatına göre kullanılır.

Dikkat etmeniz gereken şey kışın gübre verilmemesidir. İlkbaharda ilk büyüme belirtileri başlayınca gübreye başlayın. Ağustos sonu, Akdeniz’de Eylül sonu gübreyi kesin. Zira bitkiler kışın istirahate girdiğinde su vermeyeceğiniz için son sulamalarla topraktaki gübre kalıntıları da bitki tarafından alınacak, istirahat zamanında toprakta gübre kalmayacaktır. Yoksa kullanılmayan gübre köklere zarar verir. Çiçekçiden gübre alırken içinde çinko, demir, bakır, bor , mangan vs. gibi “iz elementlerin” de bulunmasına dikkat edilmelidir.

NE ZAMAN SULAMALI :

1. “SULASAM MI SULAMASAM MI” dediğiniz zaman sulamayın.
2. Soğuk ve güneşsiz havalarda sulamayın.
3. Suladığınızda bol su verin.
4. Toprağın sadece üstü değil içi de kuruysa sulayın.
5. Saksının altında tabak varsa sulamadan en çok yarım saat sonra tabağı boşaltın.
Bu şartlara göre “ne kadar zamanda bir sulamalı?” sorusu da gereksiz oluyor.

SAKSILAMA : En iyi saksılama zamanı bitkinin istirahat ettiği zamandır. Yani Ocak-Şubat ve biraz da Temmuz-Ağustos. Hiçbir zaman fazla büyük saksıya almayın, bitkiye göre toprak fazla olacağından toprak geç kurur ve kökler zarar görebilir. Saksının dibine küçük çakıl taşları veya kiremit parçası koyarak suyun saksıda kalmamasını sağlayın. Saksıyı tamamen doldurmayın, üstten 0.5-1 cm boşluk kalmalıdır (su payı).

YAŞAYAN TAŞ B AKIMI
Yaşayan taşlar (Lithops) Güney Afrika ve Namibya çöllerinin bitkileridir. Bakımları kaktüs bakımıyla oldukça paraleldir.

Ayrıldığı noktalar: İlkbaharda gübre (vitamin) verilir, yazın verilmez. Yani gübre vermeye Nisanda başlarsanız Mayıs sonu kesmelisiniz. Bir de kışın asla su verilmez. Sonbaharda çiçek açtıktan sonra Kasım-Aralık gibi bitkinin üzeri yamuşamaya başladığında sulama kesilir, İlkbaharda bitki üzerindeki yarıktan yeni bitki göründüğünde tekrar alıştıra alıştıra sulamaya başlanır.
Kışın bir defa su verirseniz büyük ihtimalle bitki ölür.
Yaşayan taşınız zamanla uzamaya başlarsa az güneş aldığının belirtisidir. Bitki yüzeyinde çatlamalar çok su ve az güneş belirtisidir.
Gübreleme işi de sadece İlkbahar’da yapılır. Haziran’dan itibaren gübre vermeyin.

SONUÇ : Yukarıdaki tavsiyelere ne kadar uyarsanız bitkileriniz o kadar güzel olacak ve bol çiçek açacaktır. Hiç uymazsanız ne olur? Güzellikleri azalır, çiçek açmayabilir, bazı hassas kaktüsler ölebilir. Ölümleri azaltmak için bilhassa “NE ZAMAN SULAMALI” yı titizlikle uygulayın."




Yılbaşı çiçeğim..Şu an bir annemden gelen ve birde komşudan aldığım 2 çeşidim var :) Komşudan aldığım açmak üzere..
Buna " Katır Tırnağı " diyorlar buralarda.. Gerçek ismi -Sedum morganianum-

Bu da Aleo Vera.. Bana yeni geldi daha saksı ayarlamadım..
Bu da bir sukulent ve koyu pembe açıyor..


Etli yapraklı ve düşen her yapraktan tekrar ürüyor..
-graptopetalum-
Yer örtücülerden..

-Sedum rupestre-
Sedum.. Yine yer örtücü olarak kullanılabilecek geniş bir yelpaze ..

Kalonche denilen, değişik renkleri olan oldukça yaygın bir çeşit..





Bu da kokteyllerden.. Saksının sol köşesinde 2 tane dikenli gibi gözüken de -Aloe Juvenna-

Sukulentler kaktüslerle içiçe geçmiş bir konu aslında.. Hakkında çok bilgi yok.Bulabildiklerim bunlardan ibaret.Yine de bakımı kolay ve çok güzel çiçekler açan bir bitki.
Benim sukulentler şimdilik bu kadar. Çeliklemesi ve bakması bana zevkli geldiğinden devam edeceğimi de düşünüyorum.. Olmayan türlerini bulmaya çalışacağım.. İsmini bildikleriniz olursa lütfen paylaşmaktan çekinmeyin..
Yeni bilgilere ulaştıkça buradan eklemeler yapacağım..

Kaktüs ve sukulentler çelikleme için aslında en uygun bitkiler..Çok fazla su istemediklerinden birkaç günlük yolculuklara dayanabilecek durumdalar genelde.. Kaktüsler hatta daha uygun diyebilirim..

Stapelia grandiflora
Latincelerini bulmaya çalışırken farkettim ki daha bir kaç türü eksik yazmışım.. Mesela Leş Kaktüsü denilen çok kötü koktuğu söylenen ama benim hiç ondan koku algılamadığım bir sukulent bu.En eski çiçeklerimden biridir.. Ben leş kaktüsü değilde Geyik Boynuzu diye biliyorum :) Çiçeğide bordo ve kadife görünümlü bir çiçek..


Yukarıdaki resimdeki sukulentin çiçeği bu güzel şey işte..Kış olduğundan şu an çiçeksiz halleri var ama siz onları birde baharda görün :)) Resim Liliputtan..


İki tür yılbaşı çiçeğimin yanında birde Ankara'dan gelen bir üçüncü yılbaşı çiçeğim vardı onu unutmuşum :)

-Aloe Juvenna -


-Kalanchoe tubiflora-




-Euphorbia trigona 'african milk tree'-


-Callisia repens-
Sukulent olup olmadığından emin olamadığım ancak Latince ismini görünce tanıdığım bir tür.. Arapsaçı gibi nemli ortamları seven,susuzluğa pek gelemeyen bir çiçek..