Cuma, Haziran 30, 2006



Diğer bir insandan üstün olmanın hiç bir asaleti yoktur..Gerçek asalet daha önceki halinizden üstün olmaktır.. Hint Atasözü.. Asortikkrep bu söze imzasını atar :))

Çarşamba, Haziran 28, 2006

Bu akşam Uzunbeyin İstanbuldan hem lise arkadaşı hem de mahalle arkadaşı Ş. Amerikadan geliyor..Amerikaya gitmeden sık sık görüşürdük ..Zamanla benim de iyi arkadaşım oldu kendisi..Uzun zamandır görüşmediğimiz için herkes çok özledi..Süslendim püslendim onları bekliyorum şimdi..Dalamandan almaya gittikleri için biraz uçağında gecikmesiyle bu saatlere kaldık.Kayaköy Sarnıç a yemeğe gideceğiz şimdi..Sanırım ilk defa buralara geliyor..Sonra da onu askere Burdur a götüreceğiz..Yani asker yemeği bu yemek..Aklıma Uzunbeyin asker yemeği geldi..Çağıl bira içip sarhoş olmuştu o gece Annemlerde..Uzun bir zaman bira içmeyi yasaklamıştık sonra..Çünkü o zaman daha 4 -5 yaşlarındaydı..Bir koltuktan diğerine kendini atıp durdu bütün gece..Anladım ki babasının gitmesinden efkarlanıp içmişti ..
Bu hafta sonu Karataş plajına gittik..Çağıl gelmedi..Kitaplarımızı ve gazetelerimizi yayıla yayıla okuyarak, kah uyuyarak kah güneşlenerek geçirdik günümüzü ..bayağı da dinlendik :)
Salı günü festivalin ardından komite toplantısı yaparak bu seneki festivali değerlendirdik..Atatürk resmi altında hatıra komite ve festival resmi çektirdik..Seneye ilk gün konseri Onur Akın ı getirmeye karar verdik :) Kendisi hem Fethiyeli hem de sevilen , bizim tarzımıza uyan bir sanatçı..Gelecek sene için neler yapabiliriz şöyle bir üstünden geçtik..
Yarın ve pazara kadar yoğunum yine..Yeni işi oturtmaya çalışıyoruz..Genelde bürodayım her zamankinin tam tersi..İçeride durmaya alışık olmadığımdan sıkılıyorum bazen..Oturmaktan ve iş yapmaktan tabii..İşsizlikten değil :))
Annemler ve Burcu gelişlerini bir hafta ertelediler..Sanırım 9-10 temmuz gibi burada olacaklar ..
Bir hafta daha nasıl sabredeceğiz bilmiyorum..Hepsini çok özledik..
Resim: Frida Kahlo (filmini seyretmediyseniz tavsiye ediyorum..Hırsın ve yeteneğin hikayesi..)

Pazartesi, Haziran 26, 2006

İnsanın kendi işini yapması , kendinin patronu olması çok güzel ama bir o kadar da yorucu..Biz bu çıktığımız uzun yolda bir devri kapatıp yeni bir evreye başladık..Bir o kadar artık oturmuş olan işimizin hem yan kolu hem de bütünleyicisi olan yeni işimizde zor bir yola başladık..Önümüzde tekrar aşılması gereken yollar açıldı..Bu öyle anlatıldığı kadar kolay bir yol değil..Bu işler öyle büyükşehirdeki gibi de işlemiyor..Her şehrin her toplumun kendine özgü bir yapısı var..Ve tabii Anadolu da yaşamakta kolay değil bu bağlamda..Mesela diyelim ki teknik bir işte birine ihtiyacınız var..O şehir senin bu şehir benim araştırıyorsunuz..Bu genelde İzmir ve Ankara ya da yakın olduğu için Antalya olabilir..Gelen teknik adam otelde kalır, yedirir, içirir yapılacak işi yaptırdıktan sonra ücretini verir gönderirsiniz..Bu ücret çoğu kişinin 2 maaşına denk gelebilir..Hatta daha fazla da ödeyebilirsiniz..Ama bu daha sonra bu adamın işini doğru yapmasını sağlamaz verdiğiniz Dünya kadar para..En küçük aksaklıkta düzen bozulacaktır yine..
Buralarda kendinizi iyi satmanıza bilginiz sebep olmaz..Burada ne kadar çok hava atarsanız o kadar çok iş kaparsınız..Çünkü insanlar bir şeyi doğru bildiğinizi kontrol edebilecek kadar genelde bilgi sahibi değildir..Ancak doğru işler ve kişiler tecrübe edilerek denenebilir.Bu arada işiniz yarım kalabilir, terslikler çıkabilir, verdiğiniz sürede işinizi teslim edemeyebilirsiniz..Bütün bu olanaksızlığın yanında iş aldığınız insanlar doğru zamanda doğru şekilde işinizi yapsanızda alıştıkları için paranızı a) geç ödeyebilirler..b) zevk için paranızı kesebilirler..Büyük şehirlerde ki gibi ne eleman bolluğu ne de müşteri bolluğu vardır..Bazen kızdığınız ve hakkınızı yiyen insanlar size tekrar müşteri olarak gelebilirler..O zaman ki iş durumunun zenginliğine göre onlarla çalışmak zorunda kalabilirsiniz..
Bir kadının kendi işini yapması zor bir iştir..Bunu eşiyle çalışması bile kolaylaştırmaz..Çünkü siz işiniz bitmeden çıkamazsınız..Ya da iş varsa evde ev işi doluymuş, hastaymışsınız,misafiriniz gelecekmiş bunlar ikinci planda kalan şeylerdir..Şimdi yok canım sende işi bırak çık diyenler olduğunu düşünenler olabilir diye yazıyorum..O zaman da bir kere işin peşini bırakırsanız işte sizi bırakır diyebilirim.
Böyle zorlu evrelerle kolayladığımız bir yolu tekrar yeni baştan geçmeye hazırlandığımız zor bir dönemdeyiz..İşin başında ve çok çalışmamıza rağmen çoğu zaman zorluklarla boğuşuyoruz.İşin tabiki ağır kısmını Uzunbey yaşıyor..Ama ben hem iş ortağı hem de ev ortağı olarak elimden geleni yapmaya çalışıyorum..Bu konuda her şey bir yana ..Tüm zorlukların yanında hazımsız insanlarla da uğraşmak zorunda kalıyoruz sık sık..Duyduğunu belli etmeyen, bir hayırlı olsunu esirgeyen insanlarla ..Ki bunlar diğer işte başımız dik olduğu halde bazen sırf bölgecilik adına bazen de fesatlık adına bu sevinci ve başarıyı paylaşmaya yanaşmayan insanlar genelde..Benim dikkatimi çeken şeyleri tabiki ben onlarla paylaşmıyorum ama o kadar sabit ki görünen davranışlar..Ve kadınlar ..Her zaman kadınların davranışlarından insanlar şikayet eder ama ben bu konuda erkekler kadar duygularını saklayamayan kişiler görmedim..Ha bunlar beni engeller mi? Hayır.. Şimdiye kadar hiçbirşey beni bu konuda engellemedi şimdi yaşadıklarımızda engellemeyecek..Biz yine bildiğimiz yolda devam edeceğiz..Ben zaten daha önce yazmıştım boğa burcu ve inatçı olduğumu..Zaten bir şeyi yapmamı istemeyen biri kesinlikle bana meydan okumamalı..Bu beni biliyor..Yapmayacaksam bile yapasım geliyor.. Sizle paylaşmak istediğim bu yazının en önemli kısmı geliyor işte..Şimdiye kadar hayatın bana kurduğu hiç bir zorluğu bırakıp kaçmadım ben.Hep galip çıktım..Bir şekilde kazandım..Öyle gözükmediği zamanlarda bile bu öyle oldu..Böyle zor zamanlarda zorluklar tabiki bizi yoklar ama bu işin insan ilişkileri konusu beni zorlar..Çünkü ben bunları önemserim.Uzunbey zaten kimseye bakmaz.
resim: Dali.

Çarşamba, Haziran 21, 2006

Yarın festivalimiz başlıyor..4 günün gecesi Ölüdeniz' deyiz..Gündüz işte gece festivalde.Gerçi yarın saat 2 den sonra festival alanında olacağım ..Bu sene resim sergisi ve 2.el satışlar bende..Her sene değişik görevlerimizde olduğu gibi çoğunlukla her işi yapan joker eleman oluyoruz biz festivalde..Hepimiz gönüllü çalışıyoruz..Normalde çoğumuzun kendi işi var ve yoğun insanlarız ama festival dediğinde akan sular duruyor ..Mavi Kuş için stand açıyoruz yarın..Yani festival alanında Mavi Kuş yararına satış yapacağız..Festivalde en çok sevdiğim sanatçılardan biri Sunay Akın..Her sene gelse her sene aynı ilgiyle izlenecek biri o..Mesela bu festival için geçtiğimiz sene biz çağırmadan böyle güzel bir organizasyonda olmak isterim dedi ve ben yine gelebilirim dedi..Bu da bizim çok hoşumuza gitti.Bizim festivalin vazgeçilmez sanatçısıdır o..Ferhan Şensoy' u daha önce çok izledim ben ama Ölüdeniz 'dekiler için getirdiğimizden tekrar seyredeceğiz..Volkan Konağı severim..Özellikle Cerrahpaşa şarkısı için yarın akşam konseri özellikle izleyeceğim..Selda Bağcan' ı ben çok sevmem ama o kadar çok seveni var ki buralarda bugün kuaföre gittim ben..Kuafördeki çocuklar bugünkü kaprislerim için sen Selda Bağcan' ı getiriyorsun daha ne isteriz biz dediler..Ben bunları festivalden sonra yaptığımız değerlendirme toplantısında hava atmak için kullanıyorum genelde :)) Çünkü ben daha modern şarkıcılar sevdiğimden genelde bu tarz halk şarkıcıları için olmaz oyu veriyorum ..Ben Candan Erçetin gibileri getirelim derken onlar Selda Bağcan seçiyorlar :)) sonra da ben daha çok gezen olduğumdan ve daha çok halkla içiçe olduğumdan tebrikler bana geliyor..Bende onu aslında ben istemedim diye anlatmıyorum valla..Tebrikleri kabul ediyorum..Geçtiğimiz senelerde Edip Akbayram istedi komite..Bende onlara neler dedim neler..Onların zamanı geçti, dinazorlar dinliyor artık o tarz sanatçıları vb.gibi..Konser gecesi ortalık yıkıldı ve hayatımda hiç bu kadar içli şarkılar dinlemedim ben..Belki de gurbette dinlediğim için bilmiyorum ama Kayahan konserinde bile bu kadar zevk almamıştım ..Nasıl birlik ve beraberlik içinde her nesilden insan izledi anlatamam..Ve o gün Kazım Koyuncu' yu kaybettiğimiz gündü..Havai fişekler altında herkes onun şarkısında ağlayarak festivali kapattı..Bazı sanatçılar hangi yaşta olursa olsun her yaşa hitap edecek kalitede oluyorlar..Biz zaten magazinsel sanatçılar getirmiyoruz festivale..Gerçek sanatçılar getirdiğimiz için gerçek kültür ve sanat festivali oluyor hep :)) Bu sene broşürlerimizde var ama çevreye kötü etkisi olduğu için havai fişek atmaktan vazgeçtik..Bundan sonra atılmayacak.
Bugün tekrar saçımı kızıl etkili çikolata rengine boyattım..Manikürümü ve pedikürümü yaptırdım..Yarın Ölüdeniz festivali yazan ve keçi logolu tişörtümüzle kapılarda misafirlerimizi karşılayacağım :)) Bütün etkinliklerin ücretsiz olduğunu hatırlatarak keşke buralarda olsaydınız diye düşünüyorum..Zaten Türklerin bir tatil zamanı var ki temmuz - ağustos .. bu zamanlar harici daha ekonomik ve daha güzel tatil yapılabilen zamanlar olduğunu birilerinin anlatması gerek..Mayıs, haziran ve eylül Akdeniz 'de hem fiyatlar daha uygun hem de ortalık çok kalabalık değil..Yani tatil için daha iyi..Çocuksuz aileler için daha ideal tatil zamanları okul açıkken yapılan tatillerdir..Biz Çağıl küçükken hep mayıs ve eylülde tatile giderdik..Okula başladıktan sonra artık o güzel zamanlı tatillerimize gidemedik tabiki..Neyse artık bize her gün tatil yeri ! ama tatil yok :))

Salı, Haziran 20, 2006

Ben düşüncelerimi açık ve net biçimde söylemekten hoşlandığım için aynı açıklıkta buraya yazmak istedim..Bazen şu insanlara bir hal oluyor ve kendilerini nedense yorumlarda ispatlamak zorunda gibi davranıyorlar..Senin değil benim dediğim doğru gibi..Ya da sen eksik biliyorsun ben herşeyi biliyorum gibi..İşte meydan sizin..Yap et diyecek halimiz yok..Herkesin fikri kendi "içinde" özgürdür..Sen yanlışsın ben doğruyum gibi bir davranışı ne taktir ederim ne desteklerim..Bunlar eski zamanlarda kalan şeyler :)) Ben bu zamanda kimse herşeyi ben biliyorum diyemez diyenlerdenim..O fikirlerin modası geçti..Önce saygı lütfen..Sonra herşeyi ben bilirim havaları..
Şimdi bu yazımla ilgili ne oldu da böyle yazdı diyenler için aslında link verecektim örnek olsun diye..Ama ortalığı karıştırmanın çok alemi yok..Benim düşüncem bu böyle biline..Bu da benim bloğum madem, kimseye saldırmadan ve saygı çerçevesinde uygar eleştirili bir yazı örneğidir bu..Üstüne alınanlara zaten özel yazılmıştır..Sevgilerimle...

Pazar, Haziran 18, 2006


Baba!
her yılbaşında sana söyleyecek bir tek sözüm var :
"Seni ne kadar çok seversem o kadar çok olsun ömrümden geçen yıllar..."
Baba!
Babam, ağabeyim, kardeşim, arkadaşım!
Ne zulüm, ne ölüm, ne korku başımı eğemez!
Yalnız senin elini öpmek için eğilir başım.
Babam, ağabeyim, kardeşim, arkadaşım...


1 Ocak 1932
Nazım Hikmet Ran


Bu şiiri hem çok severim hem de gerçek duygularımı yansıtır..Ben satrançı da başka şeyler gibi Babam' dan öğrendim..Onun için bu tabloyu gördüğümde tamam bu biziz dedim..Gerçi bizi anlatan en güzel resim beni çocukluğumda hep omuzların da taşıması mı olurdu acaba ? Ya da evlendikten sonra karşılıklı sohbet ederek en az haftada 2-3 kere buluşmamız mı bilmiyorum..Buraya geldikten sonra eksikliğini en çok hissettiğim şeylerden biri onunla konuşmak..Yani uzun uzun..Yani karşılıklı..En sevdiğim huyu kesinlikle ihtiyacınız olduğunda yanınızda olması..Bu hatalı bir davranışta olabilir ya da tek başınıza verdiğiniz bir kararda..Ama bilirim ki yanımdadır..Ben Babamdan sadece dalgalı saçlarımı almamışım biliyormusunuz..Ondan sinir nasıl bir saniyede zıplatılır ve en olmadık zamanda en güzel cevap karşı tarafa nasıl yapıştırılırıda almışım..Bu huylarımı seviyorum..Çünkü ona benzediğimi düşünüp mutlu oluyorum bununla.Onun bana öğrettiği gibi her zaman sevdiklerime destek olmaya çalışıyorum..Kitap okuma ve klasik film seyretme huyumunda onun öğretileri sonucu geliştiğini söylemek isterim.Onu çok seviyorum..Çok özlüyorum..
Canım Babam..Babalar günün kutlu olsun ..


Not: Ben herkesin kendi babasının babalar gününü kutlamasından yana olduğum için Uzunbeyin babalar gününü kutlamayı Çağıla bırakıyorum :)

Cumartesi, Haziran 17, 2006



Yeni bir kapıdan giriyoruz Uzunbeyle..İş anlamında diyorum..5 sene önce şimdiki işimizin bir uzantısı olan bu kapı ancak şimdi aralandı ve ev peşinde koşarken birden kendimizi yeni işin pazarlığını yaparken yakaladık..Biz böyleyiz zaten..Hayatımızda verdiğimiz bütün büyük kararları en fazla bir hafta içerisinde uygulamaya koyduk..Şikayetçi değilim..Bizim işin olmazsa olmazı bu yan iş.Uzunbeyin zaten bildiği bir iş ve iyi yaptığı..Sadece yeni bir işin oturması bir seneyi bulur..Tekrar yeni bir yapılanma..Benimde iş durumum değişecek yine..Ama herşeyin ötesinde işimiz için büyük bizim için küçük bir adım :)) Niye böyle söyledim ..Çünkü daha çok atılacak adımlar var bizde..Maşallah Uzunbey Akdenize çok yoğunluk yaşadığı zor bir meslekten dolayı yerleşti ya..Bende hayatımın dersini aldım sayesinde..Neymiş efendim..Stresli ve zor işler şehir yaşantısından dolayı olmazmış..İnsanın kendisi yaşam tarzını belirlermiş..Yani ister bir metropolde istersen bir köyde yaşa kişinin huyu suyu neyse yaşam tarzı oymuş :))

Hali hazırda 3 değişik ama paralel işimize bir 4.sünü kattığımızı söylemek isterim..Açılış yapmayacağımızı belirtir..Çiçek göndermemenizi rica ederim..Kutlamaların lütfen MaviKuş http://www.mavikus.org derneğine bağış şeklinde yapılmasını tercih ederim..

Salı, Haziran 13, 2006

Burası Türkiye..



Bir önceki yazıma gelen bir yorumdan yola çıkarak size burayı anlatmak istiyorum..Burası aynı resimdeki gibi tarihle ve doğayla içiçe bir yer..Tabiki bir İstanbul gibi olmaz, olamaz..İstanbul gibi hiçbir yer olamaz zaten..Ama kendi içinde insanların uyuzlukları olmasa daha da güzel bir yer olacak burası..Bir kere değişik beklentilerle gelmemek lazım buraya..Burası kendi halinde başkalarının söylediklerine göre Anadolunun çoğu kentinden çok daha modern (ben başka bir şehirde yaşamadığım için..) ve rahat bir yer..Alışveriş merkezleri yok..Migros bile 2m..(Ben Beylikdüzünde 5 m migrosa giderdim eskiden ..ah İstanbul ahh) Yeni yeni büyük mağazalar açılmaya başladı..Herşey turistlere göre ayarlanan, kışın uyuyan ama -biz genelde kışları daha çok severiz çünkü sakindir ve hava çok güzel olduğu için dışarıdayızdır bütün gün-kapkaçların yaşanmadığı hala halını balkona serip yatıp uyuyacağın bir yerdir burası..Burayı zorlaştıran insan davranışlarıdır..Çünkü uzakta olmanın bütün zorluklarını hissedersiniz burada..Turizm olduğu için herşey fiyatlıdır, genelde insanlar size güvenilmez davranır, hep kendinizi bir şekilde ispat etmeye çalışırsınız..Bunlar iş yaşantısı için geçerlidir..ama emekli iseniz ve Fethiyeden parasal bir beklentiniz yoksa..Yaşamak için ideal bir yerdir..Hoş bizim ticari işlerimiz de var ama başkalarının yaşadığı zorlukları da çok yaşadık..Yine de genelin bize davrandığı gibi davranmadığımız için etrafımızda hep sevgiyle ve saygıyla andığımız insanlar çoğunlukta.Bizimde öyle anıldığımızı söyleyebilirim..İstanbul dışında yaşamak istemezdim ..Ama hayat bir şekilde beni dışarıya taşıdıysa yaşayabileceğim en güzel yer olduğunu sizle paylaşmak isterim..Biraz İstanbula uzak 13 saat kadar ama onu da her özlediğimde atlayıp giderek kamufle etmeye çalışıyorum..Uzaktan davulun sesi hoş gelirmiş..Hayat hiçte İstanbul dan gördüğümüz gibi değil..Türkiye zaten oradan görüldüğü gibi değil..Kışın Muğla da işim var..İmarda..gittim bir tane yetkili kişi var benim sorunumla ilgili..O da sahadaymış..Yani yok..E önceden telefon açmışım cuma geleceğim demişim ama 2.5 saatlik mesafeden sadece onu görmek için geldiğimi bile bile yok oluyor..Annem soruyor telefon da e başka kişi yok mu ? Yok ki..Orası İstanbul değil ki..Bir masada 5 kişi çalışmıyor..Koca bölümde tek kişi çalışıyor..O olmayınca 5 saatlik zamanını tek kişi için harcayıp dönüyorsun kös kös..yabancılar boşuna demiyor "Burası Türkiye"..

Bunun yanında herhangi bir 48 plakalı biriyle trafikte bir kadın olarak kapışmanız çok zor..Ne olursa olsun kesinlikle bir kadına ters ve saygısız davranmıyorlar..Ben şimdiye kadar sadece 6 senede 3 arabayla kapıştım..İkisi 34 biri 35 ti..

Eğer sosyal biriyseniz o sergi senin bu etkinlik benim gezip dolaşabilirsiniz..Yok zaten kazmaysanız siz şehrin göbeğinde de otursanız sizin için bir şey farketmiyor..Dernekler çoğunlukla insanların ben kendime ne koparırım yaklaşımında olduklarından ve kendimi ön plana nasıl çıkarırım kişiliklerden dolayı seçerek gidilmesi gereken yerler..Bizim ki öyle değil..En belirgin farkı da gönüllü üyelerimizden aidat almıyoruz yani onlara para gözüyle bakmıyoruz..Bakınız...http://www.mavikus.org Dernekle ilgili hep ayrıca tek bir yazı yazayım derken hep geç kalıyorum anlatmakta..Bugün böyle başlayayım dedim..

Çocuklar ve gençler burada hep dışarıya okumaya yönlendirilmiştir..Sokaklarda nadir görürsünüz..Çünkü çalışırlar aile işletmelerinde ya da tarlada..Geçenlerde Uzunbeyle denizde gördüğümüz bir grup çocuk için konuştuk..6-7 kişilik bir grup geldi..Hepsi göya yüzme biliyor..Bir tanesi daha küçük ve üstünde can yeleği var..İstanbulda olsa arkadaşları dalga geçer diye takmaz o yeleği..Çağıl yaşında çocuklar..En büyüğü 15-16 yaşlarında..Nasıl kolluyorlar arkadaşlarını anlatamam..Oysa hepsi fırlamalık yaşında bunlar..Korkmasın diye kimse üstüne gitmiyor çocuğun..Bizde olsa bir tanesi diğerlerini de ayartır en azından bir kere denize fırlatırlardı bunu..Top oynadılar yanımızda ama bize gelecek diye de kolladılar hep bizi..Hoşuma gitti bir yandan Uzunbeyle de paylaştık düşüncelerimizi..Aslında yöre olarak yerlisi iyi,düşünceli, hoş insanlar ..Köylü kurnazlıkları var ama yırtık değiller..İçleri temiz..ve çocuklar hoşumuza gitti..Belki kolejdeki "asortik " arkadaşları yok artık çocuğumun ama içi temiz kalmış öğrenmeye açık arkadaşları var..Biraz bizim ki onların yanında fazla şehirli ama Çağıl da bu kadar sene durumları iyi idare etti diye düşünüyorum :) Belki Çağılın yazması gereken ama onun anlatmasını beklemeden size anlatacağım bir anekdot..Çağıl kolej çocuğu ya..İstanbulda hep suyu damacanadan içmiş..Bin tembih çeşmeden su içme diye büyümüş bir evlat..buraya gelmişiz..Çeşmeden su içirene kadar akla karayı seçtim..Burada sular temiz ama ikna etmekte zorlandım biraz..Neyse, burda da önce koleje gitti..İlk okulu kolejde bitirdi..Sonra merkeze aldık onu..Hem büroya çok yakın hem de kolejden memnun kalmadık..Merkezdeki eğitim çok daha güzel..İlk gün kantine gidiyor ..Ağbi bir su versene diyor görevliye..Adam bunu kovalıyor git çeşmeden iç, dalga geçme kantinde kapalı su yok bizde diye..İşte Fethiye böyle bir yer..Bir yanda bozulmamış iyilikler diyarı bir yerde de burayı olumsuz anlamda karalamaya çalışan tipler..Biz nasılmıyız..Aynı İstanbulda ki gibi yaşamın ve Fethiyenin iyi özelliklerini sonuna kadar yaşamak isteyen kötü taraflarını ise hayatımızdan elimine etmek isteyen insanlardanız..Kısmetse portakal bahçesindeki evimde (uzun süredir bahsetmedim..özledim onu konuşmayı)huzurlu bir yaşantı peşinde koşturan biriyim ben..Çok sakin yaşadığımı söyleyemem..Anlattıklarım yaşadıklarımın yarısı..Çünkü hareketli bir hayatım var işim yüzünden..Ama hayattan keyif almasını seven insanların burayı daha çok seveceğini düşünüyorum ben..Gösterişten hoşlanmayan doğal insanlar mutlu olabilir burada ancak..Ben hem asortik olup hem burada nasıl yaşadığımı soranlara söyleyeyim ki asortiklik doğamda var benim..Dışarıya gösterme gibi bir derdim olmadığından mutluyum ben burada..Birde her zaman söylüyorum ..Burada yapaylıklar yok..Burada herkes olduğu gibi göründüğünden kötü taraflarda oldukça fazla sırıtıyor ve yaşayamıyorsunuz..Yani neymiş doğal olan gelsinmiş..yapay olan kalsın..Ancak şehir ışıkları onları kapatabilir çünkü..

Resim: Kaya Mezarları Fethiye..Resmin en yakın yerinden denize doğru baktığınızda büromun yerini..Karşı tarafa baktığınızda evimin mahallesini görmüş oluyorsunuz..

Not : Son zamanlarda keşfettiğim ama çok sevdiğim bir grup var.. Özellikle tavsiye ediyorum..İncesaz grubun adı..Benim dinlediğim kasetleri : Mazi kalbimde bir yaradır.. :))

Cumartesi, Haziran 10, 2006

Yarın OKS sınavına girecek her çocuğa başarılar diliyorum..Başta Çağıl olmak üzere..Kısmetse sınavdan sonra da hep beraber denize gitmeye karar verdik..2 senedir her hafta sonu dershanedeydi zaten..Çağıl sınava Anadolu Otelcilik meslek lisesinde girecek..Yani Fethiye' de..Bizim büronun 2 sokak berisi oluyor bu okul..Bugün evdeydi ve onu besiye aldım :)) Bir ara bir bahçe mobilyası firmasının açılışına gittim ve akşam uzunbeyle alışveriş yaparak eve döndük..Yarın hep beraber sınavdayız :)) Biz sınava girene kadar yanındayız sonra büroya gideriz..
Annemler, dayısı, teyzesi ve Şebnem aradı başarılar dilemek için..Hepsine desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum..

Perşembe, Haziran 08, 2006

Artık yaz moduna geçiyorum..Bu ne demek işe öğlenleri ya da geç gitmek demek..Çünkü sabah erkenden Uzunbeyle çıkınca ve akşam onunla gelince evi kontrol edemiyorum..Saat 7 .30 dan önce eve gelemiyoruz..O saatten sonra mutfağa mı gireyim evi mi toparlayayım yoksa dinleneyim mi ?
Ben her ne kadar eşimle beraberde çalışsam da işleri paylaştık biz..Yani ne o benim işimi yapabiliyor ne de ben onun..Onun işleri daha teknik ben onun için yapamıyorum..Ama benim işlerim daha çevresel ve insanlar daha çok beni tanıyor o da bunun için benim işimi yapamıyor :)) Yani biz iki iyi ortağız..İkimiz çok farklı olmamıza rağmen birbirimizi tamamlıyoruz..Çakışıyoruz bazen ama birbirimize güvendiğimiz için o çakıştığımız yönleri törpülüyoruz..Böylece hata yapma olasılığımız düşüyor..
Bu durumda daha çok dış işlerle ilgilendiğim için büroya erken gitmem gerekmiyor..Bende yazın sabahtan müşteriyle görüşmeler olamadığı için bu zamanı şimdilik evi çekip çevirmede daha sonra da denizde değerlendiriyorum..Yani geçen sene öyle yapmıştım..Bu sene de kısmetse yine öyle yapmayı düşünüyorum..Sabah yürüyen bir arkadaşım var..O yürüyerek Çalışa geliyor sabah sporu için..Bende eski jeeple plaja gidiyorum..Orada buluşup öğlene kadar denize giriyoruz,güneşleniyoruz..Öğlende eve gelip duş alıp işe gidiyorum :) Böylece hem akşama kadar enerji depoluyorum hem de kendime zaman ayırmış oluyorum..Bu sene deniz moduna ne zaman gireriz bilmiyorum..Çünkü H.nin misafirleri var..Benimde evi toparlamam lazım..Çünkü uzun zamandır pek ilgilenmedim evle..Ben İstanbulda her hafta yardımcı alıyordum ..Ama burada hem evimi bırakamıyorum hem de yaptıkları işi beğenmiyorum..Çalışmadığım zamanlarda da ben hiçbir zaman işlerle boğuşmadım..Hem işimi yaptım hem gezdim hem de okudum hep..O zamanlar okuduğum kitaplarla bazen burda iş kotarıyorum :)) Kitap okumak kadar keyif aldığım bir şey yok..Özellikle deniz kıyısında okumam lazım..Burcu da çok okur..O genelde seçerek ve takip ederek okur..Yeni çıkan kitapları alır okur..Benim listem işlerden dolayı hep geriden gider..Not alırım ama birşekilde okurum sonra..Kimseye vermediği kitapları bana gönderir sağolsun bende ona alıp okuduğum kitapları gönderirim onun kütüphanesine..Buraya ilk geldiğimde okuyacak kitap bulamıyordum..Kütüphaneye üye oldum..Okudum ama bir zaman sonra yeni kitaplar bitti..Sonra ben evdeki kitaplarımı oraya hediye ettim.Evde kitap biriktirmemeye karar verdim..Sonra Burcuya alıp okuyup gönderdim..Bir zaman sonra bazı okuduğum kitapları tekrar okumak istediğimde ise kendime kızdım çünkü elimde çok az kitap kalmış..Hep dışarıdan alıp okumuşum, almışım hediye etmişim..Hediye olanlar harici pek kitabım kalmamış..Büroda biraz mesleki kitaplarım var..Evde de 6 raf kadar falan var..Festivalde sık sık kitap imza günleri yaptığımızdan imzalı kitaplarım da çoğalmaya başladı..Ben hoşuma giden herşeyi okurum..Biyografiler son zamanlarda en sevdiklerim..Politikleri zaten 12-20 yaş arası okumuştum..Son zamanlarda değişen bir şey yok :)
Bu pazar Çağıl OKS sınavına girecek..Psikolojisi çok iyi..Stres yaptığını söyleyemem..Bende herşeyi ona bıraktım..Ne olursa olsun sorumluluk onda..Bunu böyle konuştuk..Onun bir terslik olmadığı takdirde kazanacağını düşünüyorum..Burda 2 anadolu lisesi var..Dışarıyı yazmayacağız zaten..Ama hem çok öğrenci olduğundan hem de okulların iyi olmasından puanları başka yerlere göre yüksek..Çokta umrumda değil çünkü anadolu liselerinde zaten ingilizce eğitim yapılmıyor artık eskisi gibi..ve zaten Çağılın ingilizcesi çok iyi..Sadece orayı kazanırsa OSS ye daha rahat hazırlanabileceğini düşünüyorum..
Bugünlük bu kadar..Artık işlerimi toparlayıp büro için hazırlanacağım..Yaşasın yaz geldi derken.. amaaaan ya yazın da çok sıcak oluyo burası :))

Pazartesi, Haziran 05, 2006


Dün denize Uzunbey' in Fethiye de en çok sevdiği yer olan Gemiler Koyuna gittik..Çağıl tabiki dershanede..Önümüzdeki hafta sınava gireceği için bizimle gelmedi..Biraz rahatımıza düşkünüz ya biz ..Şezlonglarımızı kaptığımız gibi doğru denize..Burasının özelliği diğer yerlere göre biraz daha sakin olması..Genelde herkes sol tarafı tercih ettiği için biz sağ tarafta gerek mangal aparatıyla gerek güneşlenme açısından rahat ettiğimizden sağda görülen o kocaman taşın önünden denize giriyoruz..Bu sefer mangal yapmadık ama yanımızda sandöviçlerimizle gittik..Herzamanki gibi termosum yanımdaydı zaten..Bir kere böyle sandöviç yerken yanımızda mangal yapan yurdum insanı bize kokmuştur diye bir tabak dolusu ızgara kanat getirdi..Sağolsun da biz üçümüzde kanat yiyemeyiz..Tavuk derisi kızartsan da yiyemem ben..Ne yapacağımı şaşırdım..Zorla elimize verdiler biz almadıkça..Çaktırmadan yer gibi yaparak Reise akşam yemeği yaptık onları :))
Önde görülen küçük ada zamanında hem Likyalılarda hem Osmanlılarda büyük bir ticaret limanıymış..Bu koydan bir sonraki yer Ölüdeniz olduğu için bazen Ölüdeniz turları yapan tekneler Ölüdenize yanaşamadıklarında bu koydan müşterilerini indirirler.Adanın özelliklerinden biri M.S 5. yüzyıl ile 11.yüzyıl arasında yapılmış Bizans kilisesi, şapel ve kalıntıları ile Hırıstiyanlığın yayılma merkezlerinden biri olması..St.Nicholas adası olarakta bilinen ada, mavi tur teknelerinin en uğrak yerlerinden biridir..
Bugün Uzunbey Ankara da ..Bende onun işlerini takip etmek zorundayım..başım kalabalık..olacak..Hem kendi işlerim hemde Uzunbeyinkiler..Zor bir gün anlayacağınız..Haftasonu da deniz hariç hiç dinlenmeden geçti..Yine yoğun bir haftaya ve sizlere MERHABA...

Cuma, Haziran 02, 2006




















Saçlarımı bugün çikolataya boyattım..Dün sabahtan randevu almıştım..Kaç gündür istiyordum ama karar verememiştim..Gitmişken manikür-pedikür de yaptırdım ve yaza hazırlandım..Yandaki resimdeki gibi dalgalı ve uzundur benim saçlarım..Şimdi yandaki çikolatayı biraz kızıla dönük düşünün..Yani kızıla çalan çikolata..İşte benim saçım öyle şu an..Bir önceki saçım gölgeliydi..Kuaförüm zamanla bu gölgelerin uçlardan çıkacağını da söyledi..Beğendim mi? evet ..Çünkü kahve rengi saçlarımı özledim çok..Konsept olarak gölgeli saç çokta havalı oluyor ama doğal olmak en güzeli..Zaten kuaförüme de söyledim..Beğenmeyen kimse olmadı saçımı..Sadece 2 kişi..% 2 yi de açıkçası çok olumsuz saymadım ben..Ben o kadar sıkılmıştım ki o zaman değişiklik çok iyi geldi..Şimdi de eski saçlarıma kavuşmuş oldum..
Bugün iş açısından çok güzel bir gündü..Yeni bir adım attık..Hem de son 2 saatte..Zamanla isteklerimiz belirginleşiyor ..Yarın çok yoğun olacak..Akşamüstü davetliyiz Üzümlüye..Pazar günü belki Uzunbey Ankara ya gidebilir..Yalvardım ona ne olur beni gönder diye ama kandıramadım..İş dolayısıyla gideceğinden çok ısrar edemedim..Daha önce söyledim mi bilmem ama orada benim çok eski bir arkadaşım var, çok sevdiğim..Orta 2.sınıftan beri artık dostum diyebileceğim dünyalar tatlısı bir arkadaş..Şimdi de netten de bir sürü arkadaşım var..Kışın bir kaçamak yapmayı düşünüyorum..Umarım olur :))
Not: resimdeki ben değilim..Resimdeki kadın beni andırıyor diyebilirim :))
Sıcaklar bastırdı..Sezon açıldı ama çok sakin geçiyor..Yani sayı bakımından..Yabancı turist yok ortada..Bu sene türkleri hedefliyoruz diyen turizmci dolu..Umarım iyi fiyatlar verirlerde ortalık biraz hareketlenir..
İşlerimiz yoğun..Çünkü biz bir kaç işi aynı anda yapıyoruz..Yani aynı sektörün değişik dallarında çalışıyoruz..Bu aralar çoğunlukla bürodayım..Gelen-giden beni buluyor..Planlarımız belirginleşti ama harekete geçmediğimiz için fısıldayamıyorum.Sonra yavaş yavaş paylaşacağım..
Bugün evdeydim..Bilgisayarın girişi bozuk olduğundan bugün evde bilgisayar yoktu akşama kadar..Öyle alışmışım ki akşamı zor ettim..Uzunbey tamir ettirmiş de getirdi..Bende hemen oturdum başına..
Cuma, cumartesi ve pazar oldukça yoğun şimdiden..Yarın yoğunluk işte , cumartesi günü ise havuzbaşı partisi için davetliyiz Uzunbeyle..Havalar ısınınca yabancıların havuzbaşı partileri de başlıyor..Havuz anlamında ben ne kadar girmeği sevmiyorsam onunla ters orantılı olarak havuz var Fethiye de..Güneşlenmeğe gidiyorum ama girmeğe içim elvermiyor..Sizlerde mümkünse tatile gittiğinizde ya da bir yere havuza gidiyorsanız orada çalışanlara sorun siz giriyormusunuz diye..Eğer kaçamak cevaplar geliyorsa mümkünse girmeyin..Çocuklarınızı da sokmayın..Ya da küçük otellerde sahipleri de giriyor mu bakın..Çünkü havuz malzemeleri çok pahalı olduğu için yeterince ya da tam ölçülerde ilaç kullanmayan ve halkın sağlığını tehlikeye atabilen insanlar çıkabiliyor..Büyük oteller için bir fikrim yok..Onlar zaten yeterince kullanmazlarsa problem çıkacağından cesaret edemezler gibi geliyor ama küçük işletmelerde dediklerime dikkat edin..
Oldukça geç olduğundan bu konularda daha yazamak istediğim çok şey olduğundan ara ara bu konulara değineceğim..Şimdilikbu kadar ..