Salı, Şubat 28, 2006
























Bugün Şükran Teyzenin doğumgünü..Kendisine bugün saat 3.30 da bir parti yapıyoruz..Ona huzurevindeki yatağında kullanmak üzere bir hint işi yatak örtüsü aldık.Fikir benimdi..Sağolsun arkadaşlar da uyum sağladılar.Size yazacak vaktim olmadı fakat geçen gün TRT 2 de "hayat akarken" adlı bir program var..Ona konuk olduk..Şükran Teyze çıkıyordu illa bizi de çıkardı.Çatı katını ve bizi, Şükran Teyzeyi çok güzel bir şekilde vermiş.Hoşumuza gitti.
Beni de Şükran Teyze ile ilgili düşüncelerimi söylerken vermiş..Biz cd den seyrettik.
Sobelenmişim..Hem Cerise hem de Biyonik beni sobelemiş..Cevaplıyorum..
YAŞADIĞIM ŞEHİRLER : Kırklareli(Demirköy kasabası-10 yaşıma kadar)İstanbul(29 yaşıma kadar) ve Fethiye.( 4 şehir ama benim başka yok.)( bir ara Kefken de yazlığım vardı..Adapazarı..Hafta sonları giderdik.)
TEKRAR TEKRAR İZLEYEBİLECEĞİM 4 FİLM : Yurttaş Kane, Rüzgar gibi geçti, Kwai Köprüsü, Casablanka yabancılar.. Yenilerden Yüzüklerin Efendisi..Al yazmalım selvi boylum, Ah Belinda, Eşkiya, Babam ve oğlum, Vizontele..yerliler. Dizi ise SanFransisko Sokakları..siyah beyaz trt zamanı..8 çocuklu aile..Küçük ev..Bonanza..Mc millan ve Karısı.. Aşk gemisi..( benim gibi tv kurdu biri için sayı azaltamadım) Yenilerden Avrupa Yakası ve Ihlamurlar Altında..CNBC-E deki x- file, ve bütün polisiye diziler..TATİLİÇİN GİTTİĞİM 4 YER : İğneada ,Abant, Kemer, Side, Adrasan..(5 oldu yine..bunlar beğendiğim yerler.)YAPTIĞIM iŞ : Restaurant İşletmeciliği, Reklamcılık, Gazetecilik..EN SEVDİĞİM 4 YİYECEK : Kapama (trakya yemeği) , Zeytinyağlı yaprak sarma, Börek , Sucuk ve pastırma..ŞU AN OLMAK İSTEDİĞİM YER :İstanbul.SOBELEDİĞİM KİŞİ: Mutfakcamı Burcu, Sunthıng, Eşekbaşı, Arzum...Son anda Çağıl'ı da sobeledim :)

Cumartesi, Şubat 25, 2006

Bazen o kadar bunalıyorum ki suyun altına bir dalasım geliyor ama bir daha çıkmamacasına.

Perşembe, Şubat 23, 2006

sırtıaçık


Şimdi arkadaşlar öncelikle belirtiyorum ki bu yandaki model ben değilim..Fakat bende oluşturduğu hisler çok farklı.Hayatta dayanamadığım giysilerden biridir sırtı açık bluzler..Bu modeli gördüğümde kesinlikle bu yaz artık bu bluzlerden giymek istediğime karar verdim.Ve zayıflamaya karar verdim.Senelerdir kimsenin yapamadığını bu giysinin yapması bana da sürpriz oldu.1 Şubat tarihiyle 5 kilo vermiş bulunuyorum..Ama çok sağlıksız gitmesin verdiğim kiloları tekrar almayayım diye biraz yavaş gitmeye karar verdim.Bir hafta içinde de 3 misafir ağırladığımdan rejim olgusu biraz zayıfladı tabiki bende.Bu akşam Annem ve onun komşusu olan arkadaşım G. aradı.Annem geçen sene 10 kilodan fazla zayıflayarak hepimizi mutlu etmişti.Ama yine problemler olduğundan rejime başladığını, motivasyonunun azaldığını söyledi..Bende telefonda onları motive etmeye çalışırken evdeki erkekler kendi kendilerine benim motivasyon kelimelerimle ve rejimimle dalga geçmeye başladılar.Burdan onlara ve size sesleniyorum..Rejimim tam gaz devam ediyor..Hatta bu yaz karar verdim bikini de giyeceğim..Bikini dediğimde zayıflar için olanlardan söylemiyorum..Aslında turistler genelde iri yapılı ve uzun hatunlar olduğu için burada büyük beden bikinilerde bulunuyor..Olmazsa zaten zayıfladığımda İstanbula alışverişe gideceğim için ordan da alabilirim..Bence zayıflamamam için yapılan baskıların altında bu alışveriş gezileri yapma isteğim sorumlu..Tam bir alışveriş cadısı olduğum düşünülürse Uzunbeyin(eşimin) neden benim zayıflamamı istemediği anlaşılacaktır..Kararlıyım..Zayıflayacağım :)

Çarşamba, Şubat 22, 2006

Öğlen Yemeği..



Uzun süredir Dali' den resim yoktu.Özlemişim..Bugünler yine yoğun geçiyor..Geçen hafta bir hafta da biri yemek olmak üzere 3 gece misafirim olmuş.Gündüzde çalışma düzeni devam edip, pazar gününü de dışarıda yemekte geçirince ister istemez haftaya yorgun başladık..Salı günüm tamamen dışarıda ve koşturmayla geçince evde yemekte olmayınca eşimi arayıp sana yemek ısmarlayayım mı numarasına yattım.Tabiki kabul etti.Akşam eve gittiğimizde benim adını az duyduğunuz diğer kardeşim Çarli' nin verdiği akılla televizyonu kapatıp Çağıl' la beraber ders çalıştık..10.30 da yattığı için o saate kadar test çözdük..Babamız zaten bilgisayar başında olduğu için pek farketmedi.Bu akşam avrupa yakasını seyrediyoruz çünkü ben gelene kadar Çağıl 2 test çözüp , ev ödevlerini yapmış.Hatta Biyonik Ablasının bloğuyla ilgileniyordu ben geldiğimde..Çarli Rehber öğretmen olduğu için son çare ona danıştım..Çünkü Çağıl' ın dersleri çok iyi olmasına rağmen O.K.S için pek çalışmıyor.Sanırım sınavın önemini pek kavramadı..Ya da önemsemiyor.Halbuki buradaki anadolu lisesini kazanırsa zaten iyi bir öğrenci olduğu için Üniversite için iyi bir yatırım yapmış olacak..Bu arada bilgisayarı kadar ingilizceside süperdir benim oğlumun.. Bugün çok sevdiğim bir arkadaşım beni öğlen yemeği için evine götürdü..Çünkü kızı öğlende evde yemek yiyiyor.O da işten eve öğlen yemeğine geliyor..Eşsiz deniz manzaralı bir semtimizde oturduğu için beni arabayla işten alıp işe bıraktı ve nefis bir yemek yedik.Görüşmek için zaman yaratamıyorum diyen insanlar için yazmak istedim bunu.Ben ve bir mobilya mağazasında müdür olan arkadaşım oldukça yoğun çalışan insanlar olmamıza rağmen kendimize zaman yarattığımız için çok mutlu olduk :) Madem küçük bir yerde oturuyoruz bunun keyfinide çıkarmamız lazım değil mi?

Pazar, Şubat 19, 2006

Ben alıngan bir asortikkrepim.İstiyorum ki herkes benim gibi insanları önemsesin..Sevgiyle yaklaştıklarım sevgiyle cevap versin..Görüyorum ki son zamanların modası şikayetin olanı yazında yansıt.Bende duyarlı insanlara duyarlı yaklaşılsın isterim..Hoşuma gitsin gitmesin yazılan yorumlara cevap veririm...

Cumartesi, Şubat 18, 2006

Cuma, Şubat 17, 2006

Hayat bazen bu su damlaları kadar net ve bir o kadar da renkli..Ya da bir o kadar acılarla sevinçler birbirine geçmiş.Bu galiba ne taraftan baktığınıza da biraz bağlı..

Çarşamba, Şubat 15, 2006

sevgili kendim.. ! sana hediye aldım:)


Dün sevgililer günüydü ya..baktım ki kimse bana hediye almıyor bende gittim bugün kendime sevgililer günü hediyesi fiyakalı bir güneş gözlüğü aldım.Ben şu ekran çerçeveli ve kemik gözlüklere bayılıyorum..Bana yakıştığına da inanıyorum..En sonunda iki gözlük arasında kaldım.Biri daha büyük ve gösterişli diğeri daha doğal görünümlü idi.Ben doğal olanı seçtim çünkü gözlük benim 12 ay kullandığım bir aksesuar.Her yerde de takıyorum.Ayrıca gözlüksüz araba kullanamam..Güneşten çok rahatsız oluyorum çünkü.Ayrıca Uzunbey mutlaka bu çok büyük diyecek ve hevesimi kaçıracak diye düşünüyordum bunu seçerken..Haklıymışım..Daha doğal olanı seçmeme rağmen buna bile büyük ekranlı dediği için iyi bir tercih yapmışım :) Orada kar-kış-fırtına varken size gözlük muhabbeti yapmak iyi bir fikir mi bilmem ama oralardan rahatsız olan varsa atlasın gelsin güneye yerleşsin..Elimizden geldiğince kolay adapte olmanıza yardım ederiz artık..Görüşmek üzere..

Salı, Şubat 14, 2006

AĞAÇLAR AYAKTA ÖLÜR ..

Geçen sene bu zamanlar ayın 18 inde bir sergimiz vardı Çatı Ressamlarıyla..Serginin ilk günü gecesi hayatımın en kötü telefonlarından birini aldım..Annemin babası olan İsmail Dedemi kaybetmiştik.Yanında büyüdüğümüz için ve onu çok sevdiğim için bende yıkım etkisi yaptığımı söylememe bilmem gerek varmı?Birde benim en büyük korkum böyle uzakta yaşadığım için sevdiklerimi kaybetme korkusudur.Annem o gece kendilerinde misafir olan dedemi kalp krizi sonucu kaybettiklerini söyleyince ne yapacağımı , oraya nasıl gideceğimi şaşırdım..Annem İstanbulda ama dedem doğduğu topraklara, halihazırda yaşadığı yere gömülmek isteyen biriydi.Hatta başka bir yerde mutlu olamaz illa evine dönmek isterdi.Onu hep fötr şapkasıyla ve hiç çıkarmadığı takımelbise- kravatıyla hatırlıyorum..Yaşı 82 olmasına rağmen yetmişlerinde gösteren dedem hiç bir zaman çocukları için çalışmaktan ve onlar için birşeyler yapmaktan vazgeçmedi..Eski toprak biradam olduğu için de ayakta öldü..Kimseye muhtaç olmadan..Onu ve bizi tanıyanların söyledikleri tek şey bu oldu..Eğer bir şekilde başkalarına muhtaç olarak yaşasaydı onun için hayatının anlamı kalmazdı diye.Genelde bu blogları neşelenmek, birbirimizle güzel şeyler paylaşmak için yazıyoruz..Ama onu kaybettikten sonra 2 ay tuttuğum yasını gayri ihtiyarı zamanı geldiği için gönlüm hatırladı..Kendimi bugün mutsuz ve hüzünlü hissediyorum..Ayın 18 ine daha birkaç gün olmasına rağmen gönlüme söz geçiremiyorum..belki bunda onun yanına, ziyaretine gitmek istiyor olupta gidemeyişimin üzüntüsü de var sanırım.Annemler senesi için onun evinde duasını okutup onu anacaklar..Trakya ' da ..Kendi doğup büyüdüğü topraklarda..Ben onun 3. torunuydum..Ona ilk torun çocuğunu gösteren torunu..Belki bunu hissettiği için belki de başka nedenlerle ama aramızda hep özel bir iletişim oldu onunla..Onu çok sevdim hala da seviyorum..İnsanlar kaybettikleri sevdikleri için zamanla özlemleri daha çok büyüyor demişlerdi..Ne yazık ki evet..Zaman geçtikçe yokluğunu daha çok hissediyorsun..Kaybetmeyi anlıyorsun ama özlemi asla.Bu hafta böyleyim..Umarım gittiğin yerde seni ne kadar çok sevdiğimizi ve özlediğimizi hissediyorsundur Dede..DEDEM..CANIM BENİM.

Cumartesi, Şubat 11, 2006

Muğla Yolculuğu..

Dün bütün gün yollardaydık eşimle..Muğla' ya gittik oradan müşterilerimize uğraya uğraya döndük..Muğla' yı görmemiş olanınız varsa yolu düşen mutlaka görmeli derim..Çoğu resimdeki gibi eski kapılardan ve yapılardan oluşan kentin yarısı eski evlerden diğer yarısı da daha sonra yapılan ve çoğu bahçeli evlerden oluşuyor..Apartmanlarda var ama en yüksek binası 8 katlı tek bir bina olan yüksekokuldan oluşan bir şehir Muğla.Dar sokaklı eski evlerden oluşan eski şehir ve çarşısını çok sevdim..Birde sonradan restore edilmiş çok güzel binaları var.Bir müzesi var ki bence ilçelerinden çok daha turist çekebilecek konumda ve şehrin havası da öyle..Ama nedense sanırım iletişim yolları pek başarılı değil.Güzelden öte müthiş diyebileceğim evler ve konaklar var restore edilmiş ama bir tanesinin izini dahi bulamadım internette..Broşürlerini saklamamışım ,hatırlayamadım da adlarını çünkü bazılarını özel sektör yapmış.Size ancak zar zor bulabildiğim bu kapı resmini gösterebiliyorum..Çağıl üstündeki yazıyı silebilirim dedi ama o zaman kaynağını yazmam gerekli zaten diye istemedim..Öyle güzel kapıları ve merdivenleri var ki bu binaların ben ara sokaklarda gezmekten bazen zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorum..Akşam Muğla' da geçtiği için çok severek gerçekten evlerini izlediğim bir dizi vardı..Büyük Yalan..Mesela konusunu bile anlamadım daha ama rastladıkça gözümü evlerden alamıyorum..Sanırım hep bu konaklarda çekiliyor bu dizi..Tanıdığım 4-5 farklı mekan var..Bir tane favori evim var..Kültür Merkezi yapmışlar..Özellikle onun fotoğraflarını aradım ama bulamadım..Yani ben gittikçe yeni yerlerini keşfetmeye çalışıyorum ve çok zevk alıyorum..Dün eşim beni eski çarşıda bir köfteciye götürdü..Güzeldi ama ben sanırım cami karşısında "Çınar Köfte" diye yazan yeri tavsiye edebilirim..Daha önce arkadaşlarla gittiğimizde denemiştik ve güzeldi.Mutlaka İstanbul simidine benzeyen Muğla simidini alırım ve yolda yerim onu..Geze geze gittik ve geldik.Çok güzeldi, çünkü işte genelde başkalarıda yanımızda olur..Muğla' daki işimizi görecek olan "memur" yerinde olmadığı için sadece bu sebepten Muğla' ya gittiğimiz için de üzülmedik..Eşim bana seni köfte yemeye Muğlaya götürdüm dedi ve konuyu kapattık..Yani memura sinirlenmedik ! Gerçi biz eskiden sadece köfte yemeğe İstanbul' dan Tekirdağ' a giderdik ..O günler geldi aklımıza ve güldük :))

Perşembe, Şubat 09, 2006

Akdeniz Heykeli

Çocukluğumdan beri bu heykelin önünden kimbilir kaç kere geçmişimdir ben.Bakardım ve neden o kocaman binanın önüne neden konduğunu anlamazdım..Daha doğrusu heykeli güzel bulur binanın onunla ne ilişkisi olduğunu kavrayamazdım...Daha sonraları güzelsanatları bu kadar sevdiğim için heykellere de anlamlar yüklemeye çalıştığımı düşündüm hep.Bu heykelin adı "Akdeniz Heykeli".Zincirlikuyu da hala durur mu Yapı Kredi Sigorta önünde bilmem..Ben çok severdim onu..Hala da severim.Nerden aklıma geldi şimdi bilmem..Yaşadığım yerde böyle güzel ve anlamlı heykeller görmek istiyor benim gözlerim.Bilsem ben yapacağım ama bilmiyorum..Hatta benim ara ara iş yüzünden gittiğim koca bir bina var.Modern görünümlü..Bir sene önce o güzelim görünümlü binanın önüne kocaman bir taş oturttular..Resmen taş.Anısı vardır belki bilemiyorum ama görüntüsü dıştaki nesneyle bu kadar tezat bir görüntü olmaz..Şirkette çalışan bir sürü mimar, mühendis , bilgisayar uzmanı(!) varken benim acı çekmem biraz garip oluyor ama ne yapayım..Heykellerle dolu bir kasaba istiyorum..Estetik heykellerle dolu hemde..Baktığında aman da ne güzel yapmışlar ya da ne kadar yaratıcı insanlar yapmış bunları dedirten şeyler istiyorum..Hem de geçmişte yapılanları müzede gördükten sonra daha yaratıcı olmasını bekliyor kasabanın şimdiki sahiplerinden insan.Ya da kampanya mı yapsak "Akdeniz Heykeli" yuvasına dönsün gibi..Gerçi o zamanda Akdenizdekilerle takışırız bize getirilsin diye.Biz isteriz başkaları sahip çıkar..Tek derdin kasabaya heykel konsun mu diyenler için söylüyorum..Bazen bu güzelim şehir bile insanlar yüzünden bomboş geliyor bana, belki kollarını geleceğe açmış insanı sarmak isteyen bu heykel gibi güzellikler kavrar diye bekliyorum beni..En çokta birine kızmış hızlı hızlı yürürken bakıpta dikkatimi başka bir yöne çekecek heykeller..
( bu arada Akdeniz Heykeli İlhan Koman tarafından yapılmıştır.)

Salı, Şubat 07, 2006

Şömine keyfi..
























Dün akşam arkadaşlarım geldi..Güzel bir geceydi..Sohbet edip birşeyler içtik.Bugün eşim işe gelmesende olur dedi..Biliyorsunuz biz yazın daha yoğun çalıştığımız için kışın dinlenebiliyoruz..O da çalışırken daha düşük tempoda çalışmak dinlenmek oluyor :) Uzun zaman tatile çıkamamıştık..Yani beraber..Ben yalnız gittiğimde sadece İstanbul' a gidiyorum..Annemlere..Ya da Burcu' ya..Onun haricinde yoğun çalışıyoruz..4 seneye yakın 2 hatta bazen 3 işi birden yaptığım için şimdi kendimi emekli gibi hissediyorum..Çok dalda birşeyler yapmak beni yormaz zaten..Bu arada resim yapıp, festival organizelerinde çalışıp bir de araya dernek sıkıştırmak tam bana göre bir iş..Bu arada işim devam ediyor her şartta.Tabii ben bu koşturmacadayken gezmelerimiz de sürdüğünden bana gelecek misafir sayısı da gittikçe katlanıyor..Sıraya koymaya çalışırken dün yeni bir telefon geldi..Bu üçüncü grup.Yani 3 haftasonum şimdiden dolu..Hafta arası Çağıl için çağırmamaya çalışıyorum..Ve ertesi günü iş olduğu için rahat oturulmuyor..Neyse bu hafta sonu yine misafirim var..şöminebaşı keyfi için :)

Pazar, Şubat 05, 2006



Yazın bu fotoğrafı Adrasan tatilinden dönerken çekmiştim..Ne kadar da özledim bilemezsiniz denize girmeyi..Gerçi hava bugün güzeldi burda ama biz işimiz dolayısı ile yükseklerdeydik :)

2 gündür blogda bir sorun vardı..Ne olduğunu çözemedik..En sonunda Çağıl sorunu halletti.O olmasaydı ben bu bloğun altından kalkamazdım..Sağolsun her sorunda Çağıl dememle problemi hallediyor.Bütün düzenlemeleri yapıyor..O yaparken seyrederken de ben öğreniyorum bazen..

Şu kadınların iki soyadından birini seçme zorunluluğu canımı çok sıktı..Bence kadının 2 soyadının olması o memleketin medeni olmasının göstergesidir..Yarın öbürgün soyadınızdan da vazgeçin babanızın adını soyadınız yapın derlerse hiç şaşırmam..Duyduğumdan beri karşı bir imza kampanyası arıyorum imza vermek için..Hoş eğer duyduğunuz gördüğünüz bir imza kampanyası yoksa biz başlatsak ne güzel olur :) Bu konuda bana fikir verebilecek arkadaşlar varsa çok memnun olacağım..

Yarın arkadaşlar gelecek..Beraber oturup şömine başında şarap içeceğiz..Şaraptan önce çay faslı olur mutlaka..Yemek bloglarına değişik birşeyler bakacağım..Gerçi benim böyle akşamlar için özel menülerim vardır ama öğrenmenin zararı olmaz.

Cuma, Şubat 03, 2006

Saçlarım Değişti

Uzun süredir koyu kumral saçlarımda beyazlar çıkmıştı.Saçımla oynamayı sevmediğimden ve doğallığı bozulmasın diye şimdiye kadar hiç boyatmadım.Ama artık beyazlarımdan rahatsız olmaya başladığım için dün gidip saçlarıma kızıl gölgeler attırdım.Kızıl olması kuaförümün tercihi idi.Memnunmuyum ..Evet.Dün fazla kişiye görünmeden büroya gittim.Daha yakın arkadaşlarım pek görmedi.Hem bugün büroda basın açıklaması var.Sanırım herkes görecek.Zaten kuaförüme dedim ki güzel olursa herkes görür ama çirkin olursa da herkes görecek! bu motivasyonla dükkanda ki herkes bana çalışmaya başladı..Kendileri beğendi..Bende beğendim ama benim beğeniş sebebim teknik olarak güzel bir iş yapmışlar, estetik olmuş gibi değil kimseye benzememiş diye.Pek başkalarına benzemeyi sevmediğim için..Bu sabah eşim beni yeni karım diye uyandırdığına göre biraz artiz oldum galiba..(kibar adam)Kuaförden çıktığımda makyajda yapmıştım..zaten makyajsız bakkala bile gitmem ben.Dün saçlar boyalı olunca da yolda bir arkadaşımın bürosuna girdim.Çok havalı bulduklarını ve çok güzel olduğunu söylediler..Neyse gidip yap boz şeyler yapacak biri olmadığım için insanların böyle artiz artiz gezmeme sabretmekten başka yapacak birşeyleri yok.Hem ben beğendim .Eşimin de yeni karım demesi hoşuma gitti.Eskisinden bende sıkılmıştım artık :)) Bu arada pazartesiden beri 2 kilo vermişim..Rejim aynen devam yani..Gerçi benim yolum çok uzun ama hoşuma gitmedi desem yalan olur..Yandaki resmi kendi resmimi koyamayacağım için seçtim.Filmin konusunu da bilmiyorum..Umarım yanlış imaj vermez.Gerçi beni görselerdi sanırım ona gerek kalmazdı ama iyi olmuş elalemin amerikalısını işsiz bırakmaz olmazdı.Hem ben buralarda bile kendimi gurbette hissediyorum oralara gidemezdim..Eğer Türkiye de şişman artiz ararlarsa ben burdayım arkadaşlar..Hem güzel hem havalı hem de Türk.

Perşembe, Şubat 02, 2006

Takılar, Rejim ve Kadınlar..


Bugünkü resim yazın Annem geldiğinde bir arkadaşımın kolyesinden fikir alarak yaptığımız bir takı..Ben boncuklarını seçtim, dizdim, Annem işledi. Böyle otantik takıları çok sevdiğim için kolyeye bayıldım ve utanmasam hergün takarım :) Bu tarzda kolyeler ve takılar yapan arkadaşım sayesinde bir sürü model görme şansım oldu..Ve ben bu otantik takılara hasta oluyorum.. Cuma günü eski bir çalışma arkadaşımın doğumgünü buna yakın bir bilezik siparişi verdim arkadaşıma..Bu işin de güzel yanı bu :) Zayıflamaya karar verdim..Pazartesiden beri rejimdeyim..Kilo vermeye karar vermemdeki en büyük sebep sağlığımsa ikinci büyük sebep insanların her gördüğüne kilo problemi hakkında konuşması :( Ben zaten kiloyu o kadar düşünsem zayıf olurdum.Geçtiğimiz günlerde benden yaşça bayağı büyük bir hocamız dahil kalabalık bir grup bir geziye gittik.Bütün gün ayakta ve yoğun bir tempoda çalıştığım için zaten yorgundum ve açlıktan bayılacak haldeydim..Tam ağzıma ikram edilen kuru pastalardan bir tane atmıştım ki..Çok fazla şey paylaşmamamıza rağmen hoca bana dönüp az yesen bu kadar kilolu olmazdın gibi bir şey dedi..Zaten açlıktan nevrim dönmüş bende dayanamadım çünkü bu duyduğum 3. tavırlı davranış..Benim "içim" güzel hocam dedim! "Ne yani benim içim güzel değil mi ?" dedi.Bende ona ben birşey demedim bana sordun bende cevap verdim dedim..-bu arada tabii hocam , öyledir de demedim:)-Yani söylemek istediğim kendisi yaklaşık 20 kilo daha benden ağır olan bir adam sırf erkek diye bunu söyleme hakkına sahip değil.Kadınsa da değil..Bu kadar samimiyetle davranmayı kendilerine nasıl yakıştırıyorlar bilmiyorum..Çok gezdiğim için günde en az 10 kişiyle kilo muhabbeti yapmak zorunda kalıyorum..Ben böyle mutluyum ya da değilim..Sonuçta bunu paylaşmak istesem konuyu ben açarım..Paylaşmak istemiyorsam konuyu açıp lafı yemenin ne alemi var..Gerçekten bazı insanlar azarlanmadan haddini bilmiyorlar.Bir gün de birine hiç değilse zayıflayabilme lüksüm var demiştim..Gözlerine baka baka insanlara bu şekilde davranmaktan hiç haz etmiyorum ama düşünün bir kere tam burnunuzun yanında kocaman bir etbeni var..Her gördüğünüz insan bunu size ikide bir de söylüyor..Aldırabilirsiniz ama tercih etmemişsiniz..O zaman bunu söylemenin alemi ne! Aynı şey..Hayatımda bir insanı utandıracak bir olay haricinde (fermuarı açıktır vb.gibi) karşımdakini rahatsız edecek şekilde onu uyarmam ya da eleştirmem..Aynı saygıyı görmek isterim.Görüyormuyum hayır :( Önemli bir şey eklemek istiyorum..Bazı insanlar sırf kendilerini daha iyi hissetmek için bile bu şekilde bir konuşma zemini hazırlıyorlar..Tek farketmedikleri bu insanlara o kadar alışkınız ki ses tonlarından niyetlerini anlayabiliyoruz..Hele benim gibi iş hayatınız görüşmeler ve konuşmalar üzerine yoğunlaşmışsa..Kısaca kilo problemi hayatın sonu değil kilolu olmakta kötü bir şey değil..Ben de genelde kilo takıntılı insanları anlayamıyorum ama her karşılaştığımızda da karşımdaki insana psikolojik hırpalamalar yapmaya çalışmıyorum..Yoksa bende takıntısına göre günlük sataşmalarımı yapar rahatlarım.. -Bu kıyafet seni çok şişman göstermiş! -Kesinlikle zayıflaman lazım..seni son gördüğümde 34 bedendin ! -Kızıl saç tenine gitmemiş..Ukraynalılara benzemişsin ! -AAA bu markanın büyük bedenleri de mi var..bilseydim bende bakardım..(ben çok şişmanım ya aynı kefede gibi olduk !) -Basenlerin çıkmış !(en takıntılı bölgeler..basen 1, göbek 2) -En takıntılıları da gösterişli olduklarını düşünmeyen ama her an kocalarını kaptıracaklarını sanan kıskanç kadınlar..Karşılaştığınız gibi baştan ayağa süzülürsünüz ve kesinlikle büroda bile sizi yalnız bırakmazlar ..Hatta işi kadın yönetiyorsa o işi alma ihtimaliniz tehlikeli olup olmadığınıza bakar.(Böyle bir durumda ben genelde arada kadına da hitap ederim..Eğer işe onun karar verdiğine karar verirsem.)
Erkekler konusu ise bambaşka.. Onu da bir başka yazıda irdeleriz artık..